29 Ocak 2013

Sayıklamalar: Die Antwoord, The Strokes, Daft Punk, One Direction, Mor ve Ötesi...

Die Antwoord 
"Uzun zamandır yazamıyorum..." diyen blog dili pek sevimli, ama hepimiz biliyoruz ki bloggerın/yazarın uzun zamandır bloguna vakit ayıramaması pek de tınladığımız bir şey olmuyor, o yüzden bu tip "sevimliliklere" girmeden bodoslama girişmeyi uygun görüyorum :)

** İki ay önce gittiğim Dubai ve Abu Dhabi gezisi dönüşü aklımda müziğe dair kalan tek şey "shine bright like a diamond"ın sürekli çalarak kulak iltihabına sebebiyet verişi  (MTV Ortadoğu Bruno Mars, Alicia Keys ve Rihanna üçgeninden oluşuyor), ama orada da mesele "çayı bırak o dayımın... dayımın dizine sıkar" minvaline uzandığı için şimdi ne desem çok bi' anlamı yok. Ha, evinde kalıp dünya güzeli bebesini sevdiğim değerli İpek Candan'ın zaten enfes bir müzik arşivi olduğu için (uzun yıllar Radyo Eksen'in müzik direktörülüğünü yapmış olduğundan kelli) Dubai'de kaldığım 1 hafta boyunca bir sorunumuz yoktu. Abu Dhabi'de kaldığım dört gün boyunca da değerli dostumuz Yunus Emre Bayrak bizler için "The Best Arabian Nights Party Ever" adlı bir CD aldı ve sözkonusu CD arabada 150 kere döndüğü için Arap dünyasına, habibiye, fellaha ve darbukaya doyduğumu hissettim. Sürekli olarak "ya habibi el vallah" duyunca bir süre sonra "bari kalçamızı sallayalım da boşa gitmesin" diyorsunuz içinizden, neticede Mezdeke'ye kıymet vermiş bir neslin evladıyız. "Hiç mi yerel bir müzisyen öğrenmedin" derseniz, Rachid Al Majed'in "Ana Al Sema"sı derim, sanırım bu kişi Birleşik Arap Emirlikleri çerçevesinde pek çok seviliyor.


** Pek sevgili arkadaşım Kaan Demirçelik'in "bak bak çok acayip!" diyerek yolladığı Die Antwoord'un "Ten$ion" albümüne kafayı taktım. 2012 boyunca varlığından haberdar olmadığım için utandığım albüm, sahiden yılın en iyilerinden biri. Die Antwoord'u "Evil Boy"dan biliyoruz. Lakin bir de  "Ten$ion" içinde bilmemizin çok önemli olduğu diğer şarkıları mevcut. (Kimileri insanı Kartal-Kadıköy minibüs hattını sürmeye itebilecek güçte.) "Baby's on Fire"ın deli saçması klibine dayanamayanları da albümün amiral gemisi "I Fink You're Freeky"ye buyur edelim ve "Lütfen Die Antwoord Türkiye'ye gelsin!" diye bağırarak bu paragraftan çıkalım.

Die Antwoord- I Fink You're Freeky    

** "12-12-12 The Concert for Sandy Relief" albümü dün bir bugün iki itibarıyla playlist'imin en başına çıkıverdi. Roger Waters ve gençliğimizin ilahı, başımızın tacı Eddie Vedder'ın "Comfortably Numb"ının zaten bizde özel bir yeri vardı. Bir de üstüne The Who, Chris Martin, Bruce Springsteen, Bon Jovi, Alicia Keys'li dev bir kadroyu bir süre kesintisiz dinlemek gerçek anlamda mest ediyor kişiyi ve kulaklarını... Adam Sandler'ın "Hallelujah" performansını ve "Sandy, screw yeaaa" ve seyircilere bakıp "all the girls i wanna do yeeeaa" diye kendinden geçtiği anları da seyredip epeyce gülebilirsiniz. (Adam Sandler'ın en büyük dostu olan Digiturk'e de buradan selamlarımı... hehehe.)

Roger Waters & Eddie Vedder - Comfortably Numb



Adam Sandler- Hallelujah 





** En çok Türkçe albüm dinlediğim dönemlerden biri sanırım. Mor ve Ötesi'nin yeni albümünü "Masumiyetin Ziyan Olmaz" adlı hayalkırıklığından sonra çok merak ediyordum mesela. Albüme adını veren "Güneşi Beklerken" favorim. Söz yazarlığı konusunda Mor ve Ötesi'nin nasıl coştuğunu özellikle bu şarkıyla görmek mümkün. "Eski Şarkısı", "Oyunbozan" da epey iyi.


** Melis Danişmend'in "Biraz Gülmek İstiyordum"u, Can Bonomo'nun "Aşktan ve Gariplikten"i de (bu arada kendisiyle Touch İstanbul'un yeni sayısında İstanbul'u dolandık) sevdiğim albümler. Hepsinin üstüne Hayko Cepkin'in "Paranoya"sını en az 3 kere almak gerekiyor, tabii. (Galiba kesin ve net olarak en sevdiğim Hayko şarkısı.)

** Evvelsi haftasonu Serdar Kuzuloğlu'nun "Sosyal Medya" programına Milliyet yazarı Müjde Yazıcı ve Blue Jean yazarı Sadi Trak'la birlikte konuk olduk. Mesele One Direction ve Justin Bieber gibi yeni nesil popüler müzik grupları idi. 10 senelik gazetecilik hayatım ve özellikle Billboard'da çalıştığım dört sene boyunca yoğun olarak gördüm ki, genç insanlar söz konusu olduğunda durum olduğundan da "ateşli" olabiliyor, aşırı yüklenmeler sıkıntı yaratabiliyor. Ama ben genç kişilerin bugün dinledikleri müzikten ilerde utanacaklarını düşünmüyorum. (Prodüksiyon ve altyapıya bakın, genç müzisyenler çok para kazandıkları için müziklerine de yatırım yaptıklarını düşünecek olursak 1D'nin de Bieber'in de kötü şarkılar yaptıklarını söyleyemeyiz. Dinlemeyi tercih edip etmemek size kalır sadece.) Sonuçta biz de ilkgençliğimizde Frank Zappa dinlemiyorduk. Evet "bizim zamanımızda" (hello 90's) Twitter yoktu ve daha az gürültülü organize oluyorduk. Bence fanlık müessesesi zevkli ve eğlenceli bir şey, tadını çıkaralım, kavga dövüş olmasın, kimse de kimseyi kötülemesin. Saçma çünkü bunu sağından solundan tutup çekiştirmek. (Serdar Kuzuloğlu'nun konuyla ilgili yazısına bir göz atın- lakin Basatap'da hiç  yazmadığım notunu da düşeyim yeri gelmişken.)


** Nihayet yeni The Strokes şarkısı "One Way Trigger" birkaç gün önce ortaya çıktı da rahatladık. Eski Strokes şarkılarından farklı olacağını tahmin ediyorduk ama ben bu kadar hastası olacağımı bilmiyordum. Şarkıyı grubun resmi sitesinden gönül rahatlığıyla indirebilirsiniz.

** 2 Şubat Cumartesi Küçükçiftlik Park'ta kanlı canlı Slash ve Myles Kennedy izleyeceğiz. Çok heyecanlı! Bu Perşembe çıkacak Aktüel'de de Slash'le olan telefon röportajım mevcut, bilgilerinize.

** Django Soundtrack ve Archive diskografisi de masaüstümde beni bekleyen iyilikler güzellikler. Ama 2013, yeni Daft Punk albümünün gelmesi haberiyle benim için iyice şenlikli bir hale dönüştü. Biliriz ki iyi müzik her zaman derde deva. Hem de her tür derde...