2 Mayıs 2012

Affet bu gece ölmek istedim…



Pembe Mezarlık'ın romanı da çıktı...  


Şarkı hemen kafanızda dönmeye başladı değil mi? Dillere pelesenk “Pembe Mezarlık”ın söz yazarı ve bestecisi Can Temiz ve liseden beri en yakın arkadaşı İsmail Türküsev, çocuklık hayallerini gerçekleştirdi ve ilk kitaplarını nihayet yayınladı.

25 yaşında iki çok yakın arkadaş. Lise yıllarından beri birlikte yazıyorlar. Bugüne kadar yazdıkları üç roman da yayınevlerinden geri çevriliyor. Ama aralarından biri, son dönemin en başarılı gruplarından Model’in bas gitaristi, söz yazarı ve bestecisi olunca da nihayet en büyük hayallerinden birini gerçekleştirmek için doğru zamanın geldiğini anlıyorlar. Can Temiz ve İsmail Türküsev’in birlikte kaleme aldıkları “Pembe Mezarlık Faz Bir: Pes.” geçtiğimiz haftalarda kitapevlerinde “Çok Satanlar” rafı içindeki yerini aldı. Kabaca Model’in hit şarkılarından “Pembe Mezarlık”ın romanı diyebileceğimiz kitap, aslında Model’in diğer ünlü birçok şarkısından da referans alıyor ve akıcı dili, ilginç hikâyesiyle de epey ilgi çekiyor.


Türk edebiyatında çok değerli yazarlar varken, kitap yazmaya kalkmak cesaret ister. Siz nasıl karar verdiniz buna?
Can Temiz: Biz küçüklüğümüzden beri yazma aşkı içindeydik, öyküler yazardık, romanlar yazardık… O kadar hayatımızı buna adamıştık ki. “Yok ya daha iyileri var” deyip vazgeçmek istemedik. Aslında bunu kafaya çok takıyorum, ama bir yerden sonra şöyle diyorum: Sabahattin Ali, Nazım Hikmet varken, yazmayalım mı şimdi? Bu kimisi için çok büyüleyici, kimisi için çok dandik bir roman olabilir. Ama beğenmeyene de bir şey diyemeyiz.

80 ve sonrası doğumluların da yazacak hikâyeleri var, diyorsunuz yani…
Can: Bizim jenerasyonumuzda okuduğumuz hikâyeler biraz pembe, günlük hayatımızda olan şeyler hormonal şeyler oysa. Romantik değil yani yaşadıklarımız, okuduklarımız gibi. Gözlem yaparak büyüdük biz. Çağdaş Türk edebiyatında gördüğüm; dili, konusu ağır yazanlarla akıcı dilde yazan iki ayrı dal olduğu. Bu romanda ikisini birleştirebildiğimizi düşünüyorum. Konuşur gibi dili olan sağlam bir hikâye yazdık.

Can, sen yeni neslin en yetenekli söz yazarlarından birisin, tüm Model şarkılarında bir kadın gibi düşünebiliyorsun. Kitapta da durum değişmiyor…
Can: Biz genelde kız grupları içinde burnumuzu sokup “ne konuşuyorsunuz siz orada” diye soruyoruz. 

Kadınlar mı domine etti hayatlarınızı, nasıl bu kadar iyi biliyorsunuz kadın dünyasına ilişkin ayrııntıları?
İsmail: Okul yıllarımız ve Model Model olana kadar, Can’la İzmir’de birlikte büyürken biz hep kızların en iyi arkadaşıydık. Hep sorarlar, “nasıl biliyorsunuz”, e anlatırlardı çünkü her şeyi…
Can: Maalesef!
İsmail: Biz yokmuşuz gibi davranırlardı. “Senin yanında çok rahat hissediyorum, her şeyimi senle konuşabiliyorum” falan derlerdi bize…
Can: Bana çok eğlenceli geliyor kadınların iç dünyası. Erkekler olarak biz sizleri çok değerli görüyoruz. Peşinizden koşuyoruz falan. Ve bizim karşımıza siz paketlenmiş olarak geliyorsunuz, süslü püslü, öyle ki tuvalete bile gitmediğinizi düşünüyoruz. Ulaşılmaz bir tarafınız var. Onun arkasında, aslında çok zayıfsınız. Görülmesinden korktuğunuz bir çok şey var…Biz size hayranlıkla bakarken, sizin kendi kafanızda dolanan milyonlarca şey oluyor.
İsmail: Yıllarca da o şeyleri bizimle paylaştınız, şimdi de biz bunu size karşı kullanıyoruz.

“Erkek dünyasını merak ediyorum” diyen kız arkadaşlarınız olmuyor mu peki?
Can: Ya, erkek dünyasının neyini merak edeceksin yahu?
İsmail: Yeterince kabayız normalde de. Bizim dünyamızda öğrenecek biri olmadı, hepsine yazdık hayatımıza giren kızların. Arkadaş olarak takılan olmadı.

Kız arkadaşınız kızmasın şimdi?
İsmail: Eyvah, nişanlandım bir de… 


PEMBE MEZARLIK’IN ÇİZGİ ROMANI DA OLABİLİR

“Pembe Mezarlık” şarkısının da patladığı bir dönemde kitabın çıkması tanıtım açısından mantıklı bir hamle. Peki diğer Model şarkıları da bu kitap sayesinde mi çıktı?
İsmail: Yazarken başka Model şarkılarını dinlediğimiz oldu. “Değmesin Ellerimiz”i, “Bir Melek Vardı”yı dinleyerek motive olduğumuz yani…
Can: Bir çekişmeyi anlatıyorum mesela kadının kafasındaki, sonra “hah” diyorum, “Benim Tatlı Kanserim” oldu bu… Öyle bir satır da geçiyor, “biz birbirimizin kanseri olduk” diye, kitaptan.

İki kişi yazarken, bölümleri paylaştığınız oluyor mu peki? Nasıl yazıyorsunuz birlikte?
İsmail: Vurdulu kırdılı sahneler için İsmail, romantik sahneler için Can… Hahaha… Öyle bir şey olmuyor. İkimiz de bazen birbirimiz için “sen bunu daha iyi anlatırsın” diyoruz. Ama öyle deyince de olmuyor. Öyle bir ayrım kalmadı dolayısıyla.
Can: Mesela bir sevişme sahnesi var, ben yazınca “abi bu hardcore porno oldu ya!” diye İsmail’e getiriyorum… O da “bu ne abi, n’aaptın” diyor.

Lise yıllarından beri birlikte yazıyorsunuz ama aynı üslubu oturtmak zor olmuyor mu?
İsmail: Elbette kendi denemelerimiz vardı ama üslubu zaten birlikte oturttuk.
Can: Mesela İsmail az önce konuşurkenki son dört kelimesini kafamdan tamamlamıştım.
İsmail: Lisedeyken de öyle olurdu, bir süre sonra cümlelerimizi birlikte tamamlar olduk. Nişanlım bile anlamıyor hangi bölümü kimin yazdığını…

İki kişi yazmanın güzel yanları da vardır…
İsmail: Mesela Model’in turnede olduğu dönemler epeyce ilerlettim ben. Ama sonra bir gün pil bitti. O zaman da Can devraldı.
Can: Otellerde yazdığım oldu. Ama tıkandığımız olmuyor. Şu an vaktimiz olsa yazacak 10-15 proje bulabiliriz. Ben gazete röportajlarını yazarken bile coşuyorum.

“Pembe Mezarlık”ın kitap ve şarkı dışında başka bir projesi olacak mı?
Can&İsmail: (aynı anda) Çikolatasını mı yaptırsak? (gülüyorlar)

Evet, aynı anda konuşuyorsunuz sahiden de.
Can: Fantastik falan olur mu bilmem ama filmini çekmek isteyen olursa buyursun.
İsmail: Çizgi roman olabilir, bunu ciddi ciddi düşünüyoruz.
Can: Hastasıyım çizgi romanların, İsmail’le buna kafayı takmış durumdayız. Olay aslında hikâyeyle alâkalı. Belki sonra yalnız çizgi roman için yazarız. Ama isteyen varsa dizisi de çekilir… (gülüyor)

Kimleri okursunuz?
Can: Chuck Palahniuk, Neil Gaiman, “Trevanian”…
İsmail: Jean Christophe-Grangé de tabii.

“Pembe Mezarlık”ın çok ünlü olmasından sonra abuk subuk yorumlar görüyoruz internette. Şimdi kitabı için de olacak muhtemelen…
İsmail: Henüz olmadı. Ama “Ben daha iyisini yazardım” diyenlere “e yazsaydın” demek istiyorum.
Can: Kötü eleştiri konusuna gelince, ben hiçbir yorumu okumuyorum. Ne Facebook, ne Twitter ne de sözlüğe bakıyorum. İyi yorumları da okumuyorum çünkü insan sebepsizce gaza da gelebilir. Kendime bir referans noktası belirlemeyi öğrendim. Bu bir internet sitesi de olabilir, bir kişi ya da bir grup insan da… Gerçekten sana neyi iyi, neyi kötü yaptığını söyleyecek kişi ya da kişileri referans almak. Öbür türlü her şeyi okumaya kalkarsan işin içinden çıkılmaz.
İsmail: Hayatında tek bir şey üretmemiş insanların, üretilmiş bir şeye o kadar acımasızca, gaddarca eleştirdiğini de görmek mümkün.

Neden böyle sizce?
Can: Çünkü bunları yapanların insan olduğunu, okuyup üzülebileceğini, etkilenebileceğini gözardı ediyorlar. Seni burnu havada, umursamayan biri olarak görüyorlar demek ki. Ben sahiden hiç bakmıyorum. Biri okumaya başlarsa benim yanımda, durduruyorum. Kendi işin üzerindeki otokontrolü de yitirebilirsin o vakit. Psikopat eder insanı.
İsmail: “Ay bu sözle dalga geçerler” dediğin anda gitti işte o şey…
Can: Model bu kadar ünlü olunca alıştım biraz gerçi. Ama kitap çok yeni çıktı, tutuyorum kendimi yazılanları okumamak için. En tehlikelisi, hevesinin kırılacak noktaya gelmesi. Onu istemiyorum.
İsmail: Sırf “anti” olmak için yorum yapan da var. “Şarkıyı dinlemedim ama..”yla başlayan eleştiri yazıları yazan var yahu… Kitabı eleştirirken okumamış olması çok normal o zaman.



KİM BU ÇOCUKLAR?
İsmail Türküsev ve Can Temiz, 1987 İzmir doğumlular. Türküsev, Celal Bayar Üniversitesi’nde Biyoloji okudu. 2011 yazında profesyonel yazarlık kariyerine başlamak amacıyla işinden ayrılarak İstanbul’a taşındı. Portfolio Creative School of Advertising’deki eğitimini tamamladı. Can Temiz ise 11 yaşında klasik gitar, 13 yaşında bas gitar çalmayı öğrenerek müzik hayatına atıldı. 2004 yılında Ege Üniversitesi Biyokimya Bölümü'ne girdi. 2005 yılında daha sonra Model adını alacak olan A due Carmen grubuna katıldı. 2009’da “Perili Sirk” adında bir EP yayınlayan Model’le birlikte müzik çalışmalarını sürdürürken, bir yandan da Portfolio Yaratıcı Reklamcılık Okulu'nda eğitim gördü. 2011’de Demir Demirkan’ın prodüktörlüğünde “Diğer Masallar” albümü yayınlandı. Bu albümden çıkan “Buzdan Şato”, “Değmesin Ellerimiz”, “Pembe Mezarlık” gibi birçok hit sayesinde Temiz, yeni neslin en başarılı söz yazarlarından biri kabul ediliyor.

(Aktüel 27 Mart-12 Nisan 2012 sayısında yayınlanmıştır)
** Fotoğraflar: Dilan Bozyel