3 Nisan 2012

Bir rock grubunun Twitter’la imtihanı

Neyse
Babajim’da kaydettikleri kendi isimlerini taşıyan ilk albümleri, “Hokkabaz” ve “Siyah” klipleriyle yalnız dinleyicileri değil, kendilerini bile şaşırtan bir çıkış yakaladı Neyse grubu. Normal şartlarda her şeye burun büken müzik basını bile grubu daha ilk günden sahiplendi ve geçtiğimiz yılın en iyi çıkışını yaptıklarını yazdı. Ekiple geçtiğimiz günlerde bir araya geldik. Solist ve bas gitarist Selim Kırılmaz ile davulcu Deniz Ünlü, 46 ve Remood Me’deki yazılarından hatırlayacağınız Zeynep Okyay ve Babajim’dan Melis Tarhun Soyer ile birlikte “grubun sosyal medya ile imtihanı” konusunda epeyce sohbet ettik. Neyse’nin sosyal medya konusunda çekinceleri olduğunu öğrendik. Grup, özellikle Twitter’dan “popülist olmak” gerekçesiyle epey çekiniyor. Bir rock grubunun Facebook, Twitter gibi hesaplara sahip olması şart mı? Elbette, kimse kafanıza silah dayamıyor. Ancak sesini duyurmak istiyorsanız, internet hakimiyetinizin de olması en az yaptığınız müzik kadar değerli, onu baştan kabul edelim. Çünkü yıl 2012, müzik dünyası istemediğiniz kadar alternatifle dolu. Bu yüzden evet, bir Twitter hesabı açmak hayrınıza. Pek tabii bunu yapmak demek mutlaka “cicişimle Bebek’te kahve keyfi…” diye tweetleyeceksiniz anlamına gelmiyor. Özel hayatınızı meseleden ayrı tutabilir ve “gereksiz taramalardan” kaçmayı becerebilirsiniz. Blog açmak da sevimli. Çünkü dinleyici eskisi gibi dinlediği ismi uzaktan izlemekle yetinmiyor. Grubu dinlerken, onlarla birlikteymiş gibi hissetmek istiyor, konser öncesi sanki kuliste o da varmış gibi orada olmak istiyor. Her an her şeyden haberdar olmak, yeni bir şarkının nakaratını önce kendisi görmek ve paylaşmak istiyor. Devir, iyi şarkı kadar iyi de bir blogger ve sosyal medya kullanıcısı olma devri çünkü. Bakalım Neyse meseleye ne kadar dahil olacak? Bize de Neyse’ye ve ne yapacağını bilemeyen sevgili rock gruplarına sosyal medyanın dikenli yollarında iyi şanslar dilemek düşüyor.


Taylor Swift


Taylor’cığım, bu ara biraz sıkışığım…

Adele Brit Ödülleri’nden de eli kolu dolu döndü ama bu senenin en çok kazanan İngiliz müzisyeni gene de Sade oldu. Durum istatistiki açıdan şöyle: Sade 2011’deki Güney Amerika turnesi sonunda tam 16.4 milyon doları (yaklaşık 33 milyon TL) cebe indirdi. Adele ise onu ikinci sıradan 13.1 milyon dolar (yaklaşık 26.2 milyon TL) ile takip etti. Ada içinde durum böyle, peki işin içine ABD girince durum nedir? O vakit Taylor Swift 35 milyon dolar ile (yaklaşık 70 milyon TL) birinciliği elde ediyor. (Country müzik icra eden Kenny Chesney’in Lady GaGa’yı geçmesi de şaşırtıcı değil aslında.) Billboard’un haberine göre Swift’in yalnızca ABD turnesinden elde ettiği toplam gelir 88.5 milyon dolar (yaklaşık 177 milyon TL). Tabii bundan masraflar düşünce gelir epey azalıyor: 29.8 milyon dolar (yaklaşık 59,6 milyon TL). Peki listede başka kimler var derseniz, şöyle buyrun:

1-    Taylor Swift: 35 milyon dolar (yaklaşık 70 milyon TL)
2-    U2 : 32 milyon dolar (yaklaşık 64 milyon TL)
3-    Kenny Chesney: 30 milyon dolar (yaklaşık 60 milyon TL)
4-    Lady GaGa: 25 milyon dolar (yaklaşık 50 milyon TL)
5-    Lil Wayne: 23 milyon dolar (yaklaşık 46 milyon TL)
6-    Sade: 16 milyon dolar (yaklaşık 32 milyon TL)
7-    Bon Jovi: 16 milyon dolar (yaklaşık 32 milyon TL)
8-    Celine Dion: 14 milyon dolar (yaklaşık 28 milyon TL)
9-    Jason Aldean: 13 milyon dolar (yaklaşık 26 milyon TL)
10-   Adele: 13 milyon dolar (yaklaşık 26 milyon TL)


Yine: Yeni Kargo

Proje grubu olmak ya da olmamak
 90’ların en popüler Türk rock gruplarından Kargo’nun 2004 yılında yayınladıkları “Ateş ve Su”dan beri belini bir türlü doğrultamamasının sebebini hep Koray Candemir ve Serkan Çeliköz’ün bu ses getirmeyen albüm sonrası ayrılığına bağladı, dinleyiciler. Onlar Maskott’la kendilerine Seattle’da başka bir kariyer yapmaya doğru gittiler. O arada Kargo ne oldu ne olacak derken, birkaç yıl önce Selim Öztürk, Burak Karataş ve Mirkelam birleşerek “R.R.D.P” adında bir albüm yayınladı. Kargo hayranlarının heyecanlanmasının sebebi ise başkaydı bu kez: Grubun 1998’deki “Yalnızlık Mevsimi” albümünde harikalar yaratan Mehmet Şenol Şişli, nam-ı diğer MŞŞ’nin ekibe geri dönmesi içimizde bir umut yaratmıştı. Ama beklenen olmadı. Mirkelam’ın solistliğinde bir Kargo, Kargo olamadı. Başka bir şey oldu. Zaten bu bir “proje grubu”ydı. MŞŞ çok da aktif olarak “Yalnızlık Mevsimi” dönemindeki gibi söz yazmamış, pasif kalmayı tercih ederek sermayeyi Mirkelam’a yüklemişti biraz da belli ki. Şimdilerde Kargo, “Kehribar” adını verdikleri yeni bir şarkı ve yeni solistleri Ozan Anlaş ile yoluna devam ediyor. MŞŞ ise yine ekipten ayrıldı…  Peki ne olacak? Ekip ilkbaharda yeni albümlerini yayınlayacak. Ama bize sorarsanız Kargo yine eski Kargo olmayacak…


 5 Soru 5 Cevap: Quand La Diva S’en Va

6 Nisan’da Roxy sahnesinde izleyeceğimiz ekibin solisti bir Türk: Balkan Tekelioğlu. Fransa’da ortalığı kasıp kavuran ekibi Türkiye’de de tanımanın zamanı geldi.

** Fransa’da ciddi bir kitleniz var müziğinizi takip eden, Türkiye’de de Türkçe bir şeyler yapmak geçti mi hiç aklınızdan?
Evet. Hep A planı olarak Fransa’da albüm çıkartmak benim ve grubum için önemliydi. Ama nihayetinde Türk’üm ve ikinci  albümümüz için değişik şeyler düşünüyorum. Konserimizde bir Türkçe cover parçası çalacağız. Hayatta hiçbirşey kesin değil. Eskiden Türkçe de söylemem sanıyordum, ama ikinci  albüm için birkaç parça yazmak istiyorum, Türkçe olarak. Babam derdi, insan yaşlandıkça köklerini ararmış…

** Özellikle “ev yapımı” görünen klibiniz “Ca Me Blesse” ile birlikte internette çok ilgi gördünüz…
Evet, herşey “Ca me blesse” (“Beni Yaralıyor”) klibi ile başladı diyebiliriz. Bob Dylanın “Don’t Look Back” diye müthiş bir parçası var. Onun klibi de çok hoş. “Onun 2011 versiyonunu yapsak mı” dedim kendi kendime. Dylan o parçanın sözlerini pankartlara yazmıştı... Biz de kestik, yapıştırdık, fikirler bulduk ve 20 arkadaşımızı bir Pazar günü eve toplayıp bir gün içinde klibi çektik. İnternette 200 bin kişi bu klibi izledi.

** Peki ya ikinci klibiniz?
 İkinci klibimiz için de bir kırmızı kanape satın aldık hatta denize bile soktuk.. Yine ev yapımı, ama inanmıyorlar bize!

** İlginç yorumlar geldi mi?
Ögrendim ki, « Ca me blesse » adlı parçamız, bütün dünyada, TV5 Monde aracılığıyla okullarda, Fransızca bilmeyen kişilere Fransızca öğretmek için kullanılmış. İronik, çünkü bir Türk Fransızca parça yazıyor, ve bu okullarda Fransızca öğretmek için kullanılıyor!

** Son olarak, iPod’unuzda en çok neler dönüyor, merak ediyoruz.
Son zamanlar, Phoenix in “Wolfgang Amadeus Phoenix” albümünü ve Gotye’yi durmadan dinliyorum. Ayrıca bir Sting hayranıyım.  

*** 30 Mart- 11 Nisan 2012 Aktüel müzik sayfasında yayınlanmıştır***