18 Eylül 2011
RHCP, Foo Fighters, The Kooks, Kasabian, Sophie, Miles Kane, Bush... Hangisinden başlamalı?
Sophie Ellis-Bextor - Make A Scene
8/10
Adidas All Orijinal partisinde epey iyiydi, hem performansı çok iyiydi, hem de One Love sahnesinden daha enerjikti (Babylon'da izleyemedim). İyi ve yeni fikirleri vardı: "Groovejet" içine Mojo'dan "Lady" attırdı, üstüne bir de Moloko'nun "Sing it Back"iyle bildiğiniz "potpuri" yaptı. Bu noktada önemli bir şey söylemek isterim: Sophie Ellis-Bextor'un müzik dünyasında sadece güzelliğiyle bir yere geldiğini düşünmüyorum. Türkiye'ye her gelişinde modellik kariyeri ya da kısa elbiselerinin önplana çıkarılıyor olması çok normal ama gerçek malzemeyi gözden kaçırmamak lazım. Sophie Ellis-Bextor epey iyi bir "entertainer" bence. Son performansında Jamiroquai konserinden daha çok eğlendiğimi itiraf etmeliyim. O nedenle ona Hülya Avşar muamelesi yapmadan önce önyargılarınızın ayarlarıyla oynayın lütfen.
Gelelim albüme. Ellis-Bextor son birkaç senedir sürekli single yapıyordu: Freemasons'la "Heartbreak Make Me A Dancer" ve "Bittersweet", Junior Caldera'yla "Can't Fight This Felling", Armin Van Buuren'le "Not Giving On Love" gibi, spor salonlarında sık sık dönen hitler, "Make A Scene" içine toplanmış, bir çeşit "best of" olmuş. Adidas konserinin bis şarkısı "Revolution" yeni ve epey iyi bir şarkı, "Make A Scene"i ve "Dial My Number"ı da sevdim. Türkiye şartlarında underrated olmayacak bir albüm, ev partilerinizde işinize yarayacaktır.
Sophie Ellis-Bextor- Revolution
Kasabian- Velociraptor!
5/10
Ne yalan söyleyeyim, daha umutluydum Kasabian adına. Hayranlık duyduğum "Underdog", "Fire" gibi şarkıları yapan adamlar, bu kez iki-üç şarkının dışında pek de içime sinmeyen bir albüm yapmışlar. Acele karar vermemek için birkaç kez dinledim, ama her seferinde "dur öbürünü dinleyeyim" diye "ileri" tuşuna basmaktan öteye geçemedim. Beni umutlandıran "Switchdable Smiles"ın ve "Days Are Forgotten"ın olağanüstü şarkılar olmasıydı. Özellikle "Days Are Forgotten"ın loop'una hastayım. Sonsuza kadar çalabilir... Albümün tamamında ise "Acid Turkish Bath" dışında ikinci kez dinleme isteği uyandıran, belki bir "Goodbye Kiss" olabilir. Beklentilerim büyüktü, kalbim kırıldı. Siz de bir şuradan stream edin, bakalım fikrimiz değişecek mi?
Kasabian- Days Are Forgotten
Miles Kane- Colour of the Trap
7/10
Çok sevdiğim bir insan kendisi. Komşum olsa ikide bir bahane üretir "çayınız var mı", "şekeriniz var mı" falan diye kapısını çalar, en son yaptığı şarkıları gizlice dinlemek için bilgisayarını karıştırırdım, öyle söyleyeyim. "Come Closer", "Rearrange", "Inhaler" enfes şarkılar. Ama favorim şüphesiz "Take the Night From Me". Eve gidip, ayakları uzatıp, mümkünse perdeleri açıp, kendinize bir kadeh bir şeyler koyup, mal gibi yatıp dinlenecek, mümkünse o esnada çalan telefona ve Twitter'a bakılmayacak-albümü.
Foo Fighters- Wasting Light
6/10
Dave Grohl sevmiyorum diye geç kaldım dinlemekte. İyi etmemişim. "Bridge Burning" çok çok iyi şarkı. İnanın ben A1 seviyorum diye değil. Yalnız bu albümü değil, genel olarak tüm iTunes'u bununla açabilirim. Sürekli dinleme isteği uyandırıyor. "Rope"u da çok seviyorum, "I Should Have Known"u da. Genel olarak tüm albüm için "yardıray" diyemeyeceğim ama şunu diyeceğim: rocksız geçen ömrü ömürden sayma.
Foo Fighters- Bridge Burning
The Kooks- Junk of the Heart
3/10
Bir önceki albüm "Konk"u o kadar çok sevmiştim ki, RNC performanslarına koşa koşa gitmiş, hayalkırıklığına uğrayınca da kös kös durmuştum, çimenler üzerinde. Yeni albüm "Junk of the Heart"i de biraz ellerim titreyerek dinledim. "Junk of the Heart" harika bir şarkı, ama "Do You Wanna" kalibresinde mi derseniz, hayır, değil. albümün tamamı da üç yıllık bir stüdyodan çıkmış gibi değil, beklentileri karşılamıyor ne yazık ki. "Ergenliğimizi tamamladık, biz de artık yetişkiniz" diye sinemaya giden abla-abilerinin peşine takılan kuzenler gibi takılıyorlar sanki. Ne şarkı sözlerinde ne de soundda kafamı tavana vurduran bir şey bulamadım üzgünüm. Böyle mi olacaktı, böyle mi olacaktı, Tanrım günahımız neydi diye bir aptal dizi şarkısı çalıyor kafamde be The Kooks...
The Kooks- Junk of the Heart (Happy)
Red Hot Chili Peppers- I'm With You
5/10
Aktüel'e haberini yaptığım çıktığı hafta günde 28 kere dinlemek zorunda kalmışımdır, şikayetçi değilim. "I'm With You" dinledikçe serpilen cinsten bir albüm. Yeni çocuğu da sevdim, Frusciante'nin dehasından nasiplenmiş bence. "Look Around" bana 90'lar RHCP tadı verdi, sevdim. "Monarcy of Roses", "Annie Wants A Baby" favorilerim, çıkış şarkısı "The Adventures of Rain Dance Maggie"ye de ilk dinlemede sevmesem de, şimdi epey alıştım. Gene de bir başyapıt bekleyenleri uyaralım, bunca zamandır beklediğimize değecek bir albüm mü, tartışılır. "Çünkü ortalama bir aşktık" adlı şarkıyı söylesem de, gene de RHCP'y 2000'lerin başında bırakma fikrine karşı çıkıyorum.
Red Hot Chili Peppers- The Adventures of Raindance Maggie
Bush- The Sea of Winter
5/10
Gavin Rossdale'e olan tarifsiz hislerim konusunda baştan anlaşalım. Kimseyi bilemem ama vokali benim üniversite yıllarımda yüreğimi az dağlamamıştır. "Letting the Cables Sleep"i (onun orijinalinden daha iyi olan remixini) ve "Chemicals Between Us"ı hatırlattıktan sonra yeni albüme dönelim. İlk single "The Sound of Winter" için klasik bir Bush şarkısı demek geliyor içimden, öyle klasik ki, geçen seneler içinde üstüne bir adet fazladan taş konulmamış. "2000'lerde neysek oyuz" demeye getirmiş, Rossdale. Benim kişisel tarihimde 99 albümleri "The Science of Things" mühim (ve büyük) yer kaplar, bu nedenle ne sonraki albüme ne de Rossdale'in ayrılık dönemindeki grubu Institute'e alışabilmiştim. Fakat yıl 2011, ben değiştim, sen de değiş be Rossdale. "The Afterlife", "Baby Come Home" favorilerim. "All Night Doctors" da tam anlamıyla bir Grey's Anatomy fon müziği. Belki olmuştur bile, bilemem. Ha kötü mü? Yooo yoooooo..... ama işte, bir Alex değil. Gideyim de bir "Chemical Between Us" attırayım playliste.
Bush- The Sound of Winters
+++ BONUS +++
İyi ki Pearl Jam mevsimi geldi! "Ten"i başucuna koymuş bir dinleyici olarak, belgeseli "Twenty"yi çok heyecanla bekliyorum, yeni "Black" yorumuna bayıldım, "Olé" de hayli güzel. Tekrar ediyorum: iyi ki Pearl Jam mevsimi geldi, yihuuu!
Pearl Jam- Ole