23 Temmuz 2011

Alaçatı ortamları-1

alaçatı sahillerinde bekliyorum
Epey rötarlı bir yolculukla Alaçatı'daki Sörf Festivali'ne geldik Perşembe sabahı. Yanımda uzun zamandır tanışıp, hiç uzun uzadıya konuşma fırsatımın çıkmadığı Tolga Akyıldız ve Melike Karakartal... (Ki Melike'yle Twitter'da tanıştık aslında, bu da çok ilginç bir şey. Bir yüzyüze tanışması eksik kalmış demek ki.)

Perşembeden beridir buradayız, Alaçatı'da. Hayatımda ilk kez Çeşme görmüş bir insan gibi, hemen her şeye hayretle bakıyorum: "Aaa o da burda!" Uçakta bile arkadaşımla karşılaştım. Pazar'a kadar da buradayız ve daha kimlerle karşılaşacağız, hararetle bekliyorum.


Alaçatı Sörf Festivali bu sene ilk kez düzenleniyor. Aslında burada birçok sörf okulu mevcut ama herkes festival işine girmek konusunda sanmayın ki birbirini çok destekliyor. Bu konuyla ilgili daha çok bilgi edinip mevzuyu Aktüel'e taşıma niyetindeyim. Ama önce biraz izlenim.

Alaçatı'nın gündüzü de gecesi de kalabalık. Kaş aşığı bir insan olarak bana önce inceden daral geldi. Neyse ki Tolga ve Melike'yle çenemizin zembereği düşüyor, gözlemdi koşturmaydı derken günü bitiriyoruz.   Festivalin yapıldığı yer, Alaçatı sahilinde Myga'nın ve Lalina'nın plajı. Burası sörf cenneti. Sahiden elinde edevatı olup da sağa sola koşturmayan hemen kimse yok. Düşünün ki siz şezlongda yatan bir tatilci olarak azınlıktasınız. Sörf nedeniyle kızlı erkekli ortamda çoğu insan fit ve alabildiğine sarışın. Dolayısıyla ortalama olarak güzel insan çıtasının çok yüksekte olduğunu söylemekte fayda var.

hepimiz bora'yız
Yılda Türkiye'ye gelip de sörf yapan insanevladı sayısı 15 bin. Yaz döneminde Alaçatı'da 3 bin-5 bin civarı sörfçü olduğu tahmin ediliyor. Bir de Alaçatı-Çeşme hattı gezgincilerini katacak olursanız, kalabalığın nedeni ortaya çıkıyor. Hemen her akşam Asmalımescit'in Cumartesi akşamı kalabalığı gibi bir kalabalık var. Lakin  hemen hiçbir selebriti'ye rastlayabilmiş değilim. Zaten burnumun dibine girmedikçe onları görememe gibi fena bir huyum var. Ama söylenene bakılırsa Çağla Kubat buradaymış. Peki sörfün sözlük anlamı Bora Kozanoğlu? Kendisi henüz festivale teşrif etmemiş. Edeceği yönünde olumlu hislerimiz mevcut. Hayırlısı...

Şu ana kadar yemeklerin enfes olduğuna kanaat getirdik. Bu noktada Myga'dan Ceren Oluz'un hakkını teslim etmek lazım. Seçtiği otel de nefis. Şu ana kadar bayram rezervasyonları için epey dolular. Az ama öz odaları var, mimarinin hastası oldum. Hemen her şeyin fabrikasyon olduğu tatil yöresi anlayışı içinde çiçek gibi bir yeri var artık gözümde.

Gelelim gezinin en alakamı çeken yerine (aslında yemekle birlikte alakamı çeken demeliyim). Myga alanında Virgin Radio çalıyor. Ben henüz ne çaldığı konusunda fikir yürütebilmiş değilim. Volüm ayarsız, kulaklarımız birkaç gündür sağır. Neyse ki orada bulunan arkadaşlarımızdan rica edip birkaç saatliğine kıstırabiliyoruz müziği. Müziğin kısılmak zorunda olmayacak bir şey haline gelebilmesi için de, elbette playlistlere biraz daha özen göstermek gerekiyor.

bir çeşit şu ortam -enneeee!
Dün gece Myga'nın yine plaj alanında katıldığımız partide de aynı şeyden dem vurma niyetindeyim. Partide yaş oranı, Melike'nin deyimiyle "Akçay'daki yazlığımız" kıvamında. Ki bir tatil beldesi yazlık diskosu kafası en çok sahilde kendini gösterir, genç kızlar minileri çeker, oğlanlar polo yakalı tişörtlerinin yakalarını kaldırır ve fosforlu gözlükle takılır falan, doğal. Kaldı ki İzmir'in hemen her yerinde olduğu gibi "yazlık beldedeki genç" kıvamı da kaliteli bir kıvam. Birkaç aşırı topuk ve saç dışında gözü kamaştıran bir şey yok. Lakin "DJ Salça"nın turntable başındaki programına ne yalan söyleyeyim, vakıf olmak mümkün değil. "Jump Around"lar, "Pump It"ler eşliğinde partinin adının neden "Oldies but Surfers" olduğunu çıkaramadım. Hani ne bileyim bir "Surfing USA" çalsa, "California Dreamin'"lerle selam etse, sonra geçse jump'lara pump'lara ona da fitim. Ama "Smells Like Teen Spirit"tin tuhaf bir remixini fade out'u ağlatarak bitirmek bende gerçek bir "Hakkı Teyze" sendromu yaratıyor: "yeeavruuum, kısıver evladım müziği, başım çatlıyor" diyerek ince hırkam sırtında gençleri izleyip vakit geçiriyorum.

Neredesin Murat Uncuoğlu? Neredesin U.F.U.K? Hatta ah neden daha erken şu festivalde çalmadın Club Bangkok? diye diye başımı havuz taşına vura vura, çekiç-örs ve üzengi üzerinden selam ediyorum hemen herkese. Sörfle kalın.