4 Mayıs 2011

Bir Büyük Ev Ablukada gecesi



Daha önce gitmemiş olduğum için kendimi esefle kınadığım enfes bir Büyük Ev Ablukada konseri izledim Oyun Atölyesi'nde.

Galiba biraz da artık "mahallem" sayıldığından olabilir, Kadıköy'de Moda'da olunca bir etkinlik, daha bir koşarak gidiyorum. Taksim-Tünel hattında yıllardır sıtkım sıyrılmış sanırım.

Peki tiyatro sahnesinde konser izlemek? Önce tuhaf gelebilir ama çok zevkli. Nitekim şöyle: Büyük Ev Ablukada bir performans grubu. Sahnede yaptıkları şey yalnızca müzik değil, tam anlamıyla bir şov. Bile isteye güldürmek değil dertleri, ama bu yıl altın yılını yaşayan ve ne yazık ki röportaj vermeyen Bartu Küçükçağlayan dakika bir gol bir ayakkabılarını çıkarıp çoraplarıyla kanepede bağdaş kurduğu anda herkes gülme krizine giriyor. Sahneye de çok kalabalık çıkıp "düğün sonrası gerdeğe gönderilen damat" dansı yaptıklarını da atlamayayım.




Onur Ünsal'dan çılgın rap!
Büyük Ev Ablukada kadrosu değişken. Bartu'nun karşısında Cem var (soyadını bilmiyoruz Ece söyledi, Yılmazer imiş). Sahne adı "Afordisman Salihins". Başlıyor şarkılar: "Olanla Olunmaz" geliyor, "Havadar"la devam ediyor. Arada Bartu "konseri uzatmak için konuşuyoruz böyle, yoksa tüm şarkıları çalsak 40 dakkada biter ama Barcelona-Real Madrid maçını izlemek isteyenlere iyi haber, isteyen gidebilir" diyor. Her seferinde senaryosu değişen bir gösteri gibi adeta onları izlemek. Hem çalıyor, hem söylüyor, hem gülüyorlar üstelik de çok rahatlar. "Çıldırmıycam" geliyor, "En Çirkini Güzellerin" geliyor. Arada "Galvaniz Gelbiraz" geliyor ve bülbül sesiyle eşlik ediyor ekibe.

Büyük Ev Ablukada'nın o gece çaldığı yeni bir şarkıları var. Ekipten Süleyman için ağıt şarkısı yapmışlar onu söylüyorlar: "Süleyman öldü, helvasını kavururken aklıma geldi, bana borcu vardı, tam yetmişbeş lira"... Gülmekten şarkıyı dinleyemez hale geldiğimiz sıralarda arada "tam yetmişbeş liraaaa!" soloları atıyor ekip. "Biz bu şarkıyı çok söyleyemiyoruz çünkü Süleyman'ın annesi çok üzülüyor" diyor Bartu.

Derken Onur Ünsal geliyor mikrofona. Çılgın bir rap yapmaya başlıyor mikrofona doğru eğilip: "Party in "the city where the heat is on/ All night on the beach till the break of dawn/ Welcome to Miami!" Will Smith'ten bildiğiniz o meşhur "Miami" şekil değiştiriyor. Müthiş dakikalar.

Büyük Ev Ablukada hız kesmiyor. Bir sonraki şarkının adı "Benim Pipi". Sözleri şundan ibaret: "Yırtık dondan çıkar gibi, benim pipi, benim pipi" Akustik gitar ve iççekişlerle süslenen şarkı dakikalarca sürüyor, herkes alkışlıyor. "Benim Pipi" sanki orada doğaçlama çıkan bir şarkı gibi tınlıyor ama Twitter'dan bir takipçi söylüyor ki, yeni şarkı değilmiş. Biz ilk kez rast gelmişiz. 

Tam bir karambol oluyor, gitarlar akort ediliyor, seyirci kaynıyor derken Bartu "Recep!" diye hafif bir ses çıkarıyor ve mırıldanarak "Tayyip Erdoğan!" diyor hızlıca. Sonrasında da belli belirsiz "Seçimler yaklaşıyor diye reklam aldık." Galiba arka sıralarda buna patlayarak gülen bir tek biz varız, zira kimse bu çok kısa dokundurmayı duymuyor.

Konser bitiyor, hadi Oyun Atölyesi'nde oturup birer bira içelim diyoruz, Büyük Ev Ablukada ekibi de tam kadro yan masaya sotalanıp Real Madrid-Barcelona maçını konuşuyor. O kadar kendilerine ait bir dünyadalar ki, kıskanmamak elde değil.

Bundan sonra her konserlerine gitmeye kararlıyım.
Kek gibi kararlıyım!