20 Nisan 2011

Dan diye yazmak askına!



Sizin birçok mecradan ama belki de en çok Blue Jean'den tanıdığımız, takip ettiğiniz müzik gazetecisi ve blogger Çetin Cem'le "bloglarımızı okuyaraktan" tanıştık biz. İlginçtir, yüzyüze tanışıklığımız yoktur, belki aynı konserde yan yana dursak bile birbirimizi tanıyamayacağız.

Bizim "piyasada" daha evvel birkaç kez tanıştığın farklı mecralardaki meslektaşların bile seni beni görmezden gelmenin hastasıdır, bunu görüp öğrendikten sonra ilginç gelmişti Çetin'in tavrı bana.

Çetin Cem son derece sıcak bir şekilde Billboard'un hâlâ ayakta olduğu zamanlarda bana bir mail atıp askerdeyken mahrumiyet bölgesine gelen dergilerden birinin Billboard olduğunu, bu sayede güncel müzik haberlerinden kopmadığını söylemiş, teşekkür etmiş ve bu mailiyle beni çok mutlu etmişti. "Merhaba ben rakip dergiden Çetin" demişti hatta mailinde, hatırlıyorum pek komikti, pek güzeldi.


Çekme Kaset
Şaşırmıştım. Diyorum ya, bizim "camiada" görmezden gelmeye bayılan bir sürü dev ego içinde kaşlarını çatmayan birini görmek iyi gelmişti. Sanmayın ki birbirimizin her fikrini benimsedik sonra. Çoğu zaman farklı düşüncelerimiz de oldu tabii. Ama önemli olan birbirini okumak, takip etmek, yanlışını samimiyetle düzeltmek ya da ortak beğenileri başkalarıyla da paylaşmaktı.

Çetin Cem blogu olan Çekme Kaset'i müzik sitesine dönüştürmek istediğini yazmış son yazısında.

Önce yazıya yorum yazayım dedim. Sonra baktım uzadı, cevap hakkımı kendi blogumda kullanayım istedim, şık olsun.

Ben de blogspot kapandığında com'lu, net'li ne bileyim org'lu bir ortama geçmeyi düşünmedim değil. "Neden kendim çalayım kendim oynayayım" dedim elbette. Hatta ismimin domain'ini de aldım, dursun kenarda dedim.

Fakat sonra düşündüm.
İstemedim. Ben blogumu böyle seviyorum. Üzerinde biraz düşünülmüş, çokça içten gelerek dann! diye yazılmış, yamuk yumuk, bozuk olsun. Çok da derli toplu olmasın. Böyle dağınık kalsın. Her gün değil canı isteyince güncellensin, bir gün sıkılınca gidecekmiş gibi olsun, garantisi olmasın.

Neden?

Çünkü blogun bir çeşit "punk" olması lazım bence: imla hatalı, düşük piksel fotoğraflı, bozuk belki... Site ise okurlarına karşı sorumluluğu olan bir şey, bir nevi "formülü ezber pop şarkısı". Blogunda serserilik yapabilirsin ama sitende? Bir durup düşünürsün. Bir durup düşünmek de "özgür kafayı, özgür kulağı" bozar. Bence tabii...

Bazen ikisini de seversin ama içten içe hangisine aşık olduğunu bilirsin. 

Belki de bir gün "yeter ya böyle laylaylom bloggerlığın da bir sonu olsun, bir sponsorla anlaşayım da adam gibi bu işin ekmeğin yiyeyim " dediğimiz bir noktaya da geleceğizdir, kimbilir? 

Bakalım Çetin Cem Çekme Kaset'i  bir müzik sitesi yapacak mı? Yaparsa da iyi olacaktır, belki de ilerde marka olan müzik sitelerinden birine imza atacaktır, ben yine okuyacağım ona eminim. Ama kendimi de biliyorum. En az bir süre daha com'dan org'dan uzak durup, Kafa Yapıyorum'u blogspot uzantısıyla kullanmaya devam edecek ve saçmalama hakkımı sonuna kadar kullanacağım. Kendi çöplüğüm değil mi? Bas bas öteceğim, canım ne istiyorsa yazacağım. Sonunda "ohh be!" demek gibisi yok çünkü.

Blogspot açılıp gene kapanacak, dergiler açılıp gene kapanacak ama özgür kulaklar diledikleri gibi yazacak bir yer -en nihayetinde- bulacak, takipçiler de okumak istedikleri adamı her şekilde bulup okuyacak.