Favorimdir |
"Bununla beraber tüm külliyatını bitirmiş oluyorum!" diye neşeyle bağırdım, Kanyon D&R'ın kasa kuyruğundaki kadın elimdeki kitaba dikkatle baktı, kasa görevlisi kız bendeki manasız coşkuya sırıtmakla yetindi.
Külliyat deyince çok fiyakalı duruyor biliyorum, ciltler devirmiş gibi hissediyor insan ama ben bir yazar sevmişsem, tüm kitaplarını okumaya çalışıyorum. Okumazsam onu yarı yolda bırakmış gibi hissediyorum hatta durumu abartıp. Kendimce bunun en adil çözümünü de ne zaman kitap almaya gitsem, o yazara ait de bir kitap alarak kütüphaneye eklemekte buldum. O an okumasam bile, günün birinde mutlaka okurum.
Sezgin Kaymaz'ın "Medet"i de o hesaptı benim için. Alıp bir köşeye koymuş, "zamanı gelince okunacaklar" listesine kaydını yaptırmıştım kendisinin. Kaymaz'ın romanlarını bir solukta okuyan bir hayranı olarak, hikayelerini deli gibi merak ediyordum. Kaymaz'ı bilen bilir, yazarın Türkçeye olan hakimiyeti tartışılmazdır. İyi edebiyatı iyi mizahla harmanlayarak tadından yenmez işler çıkarır. Zamana, ölüme, hayata ve fizikötesine olan tutkusu da onun alametifarikasıdır. Hem güler hem ürperirsiniz.
Şahanedir |
Ben şimdi bir diğer hikaye kitabı "Sandık Odası"nı okuyorum ama eğer kendisini hiç okumadıysanız, bence yazarın en iyi kitabı (romanı) "Kaptanın Teknesi". Onunla başlayıp dilini severseniz "Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir"le (roman) devam etmenizi tavsiye ederim. "Zindankale" de oldukça etkileyici, ünlü "Geber Anne" ve "Lucky"den ziyade bu saydıklarım benim gönlümün şampiyonu. (Araştırırken yazarın son kitabı "Ateş Canına Yapışsın"ı okumadığımı fark edip heyecanlandım, demek tüm külliyat bitmemiş!) Çağdaş Türk Edebiyatı seven, Türkçe okumanın lezzetini hiçbir şeylere değişmeyen, biraz da iyi mizahtan hoşlanan her okurun Kaymaz'ı bağrına basacağına eminim. Kendisinin bir dönem milli hentbol takımının da antrenörlüğünü yapmış olması hoş bir detay. Hayat hikayesindeki bir cümle de beni benden aldı: "Yazmanın bu kadar hoşuma gideceğini bilseydim 31 sene top peşinde koşmazdım..." Yazar hakkında bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
13 yaşından beri Atilla Atalay'ı deli gibi okuduğumu bilen bilir. Fakat özellikle benim gibi, kendisinin son dönemde yeni bir kitabını okuyamamaktan muzdaripseniz, "ahhh nerede o eski Atilla Atalaylar!" diye iç geçiriyorsanız, Kaymaz eserleri nasıl iyi geliyor anlatamam. Bu arada, tarzı seviyorsanız Toprak Işık'ı yedekte tutmakta, "Kız Ararken"i bir yerlere not etmekte de fayda var.
Not: Mizah dışında, arada kafayı açmak için nörolog Dr. Oliver Sacks'ın "Karısını Şapka Sanan Adam"ını okuyorum ve dehşete düşüyorum. Sacks gerçek hastalarını anlatıyor ve kitaba adını veren hikayede gerçekten adam karısını şapka sanarak başına geçirmek istiyor. Diğer hastalar da parmak ısırtıyor. Tavsiyeeee!
* İletişim Yayınlarının sloganı.