12 Ağustos 2010

Nasıl böyle, her şeyi tamam!

The Cranberries konserinde, foto: İpek Arıbaş






Müzik kanallarında sık sık izlediğiniz "Oyuncak Adam"ın değerli sahibesi sevgili arkadaşım, dostum Sine Büyüka hakkında epeydir yazmak istiyordum... Kendisiyle olan uzuuun bir röportaj Billboard'un final sayısında yer alıyor. Ama ben bugün buraya başka şeyler yazmak istiyorum.


Dağıtmadığında böyle duruyor :)
Ben onunla Billboard ilk kurulduğu günlerde tanıştım. "Dergiye röportaj yapmak isteyen biri gelecek NTV'den" demişlerdi. Sonra çok güzel, küt saçlı bir kız girmişti içeri, ayaküstü tanışmıştık. Takip eden günlerde harala gürele masaya çekim malzemeleri dizerken gördüm onu. CNBC-e Business'ın o zamanlar kadın eki vardı ve çekim onun için yapılıyordu. Kızı sanki tanıyor ama çıkaramıyor gibiydim, gene de tanıdık geliyor hissiyle yanına gidip selam ettim. "Sebla benim tanımadın mı? Saçlarımı boyattım" dedi. "Nasıl tanımadım seni Sine!" dedim. O vakit Gece Gündüz'deydi. Sonra NTVSpor'a geçti.

Daha da sonra onu daha da yakından tanıdım, hayatlarımız bir şekilde kesişti. Ortak arkadaşlar, ortak beğeniler çoktu ama birleştiğimiz en temel nokta müzikti.
Billboard'a her zaman yazıları ve röportajlarıyla destek verdi, başımız ne zaman sıkışsa yardımımıza koştu ve dergimizin en unutulmaz elemanlarından biri oldu. Kişisel tarihime olan yakınlığı ve katkısı tartışılmazdır, ayrıca. Dünya üzerinde yaşayan tek The Cranberries fanı olduğumu zannederken, Cranberries İstanbul konserinde en önde tüm şarkıları birlikte ezbere söylerken yaşadığımıza benzer birçok şeyi paylaşmış ve eğlenmişizdir...


Sine sıradan bir "güzel kız"dan fersah fersah ötedeydi. Bir kere harika bir "dinleyici"ydi. Yalnız müziği değil, dertlerinizi de can kulağıyla dinleyebiliyordu. Ağzı çok sıkıydı, çimdirseniz, sıkıştırsanız da ondan laf çıkmıyordu. :) İyi bir altyapısı olduğu attığı her adımdan belliydi. İçine sinmediği zaman bir işi kesinlikle yapmıyor, aceleye getirmiyordu. Elbette her şeyden önce bir insan olduğu için hayatında hatalar yapabiliyor ama sonrasında delikanlı gibi bunu kabul edebiliyordu. Güçlü bir duruşun yanında en sevdiğim özelliği her zaman çok iyi kalpli ve iyi niyetli olmasıydı. İnce fikirli ve kibar olması da cabasıydı. Daha ne olsundu.


Bunu dergideki  röportajın başına da yazdım ama tekrarlamadan edemeyeceğim, "Oyuncak Adam"ın bu harika klibini her seferinde gözlerim dolarak, mutlulukla ve gururla seyrettim, seyrettik. İnandığınız şeyi dirayetle, inançla yapmanın bundan daha eğlenceli bir sonucu ve anısı olamazdı herhalde. Klibe o gün, o saatlerde çalışıyor olduğum için katılamamıştım, bir kez daha üzüldüm izlerken ama hepsinin toplamında mutluydum. 


EP'nin yakında çıkacağı, albümün ise seneye raflardaki yerini alacağını öğrendikten sonra da neşem tırmanışa geçti. İyice sabırsızlanmaya başladım. Düşündükçe içim içime sığmıyor. Hikayesini senelerdir takip ettiğim, azıcık ucundan bulaştığım, İngilizcesini yani şarkının orijinalini bir başka, şimdiki versiyonunu bir başka sevdiğim "Oyuncak Adam", soundu ve altyapısıyla bu aralar bence Türkçe müzikteki en cesur işlerden biri. Bu şarkının;  onu "parası olan da her şeyi yapıyor canım!" kafasından bir adım öne gidip dinleyenleri, müzik piyasasındaki işlerin hemen hemen tamamının zaten suyla değil de doğru yatırımla yapılabildiğini bilenleri, aklı kadar kulağı da sağlam olan dinleyicileri yakaladığına eminim. 


Attığı her adımda yanında olacağım ama gene de belirteyim. Güzeller güzeli arkadaşım Sine'ye hem "Oyuncak Adam" için, hem de bundan sonraki tüm planlarında bol şans dilerim. Ve "Oyuncak Adam"dan sonra, Passion Pit'in ünlü Cranberries şarkısı "Dreams" cover'ını da bu yazıya fon yapmak isterim...

Oh my life is changing everyday
Every possible way
Though my dreams, it’s never quite as it seems

Never quite as it seems



Sine - Oyuncak Adam Music Video from Dağhan İş on Vimeo.