21 Şubat 2010
Onlarda kafa yanmış!
kacak & esin iris - slogan yok
Bronx Pi sahneye ne zaman bir konser izlemeye gitsem kendimi kötü hissediyorum.
Yok yok, ses sisteminden falan değil. Aksine ses sistemi İstanbul'daki en iyi mekanlardan biri. Havalandırma, fiyat, güvenlik falan da eyvallah. Benim derdim yaş ortalamasıyla.
Bronx Pi içine girip de barın kenarına konuşlandığım anda, üniversite gençliği tarafından kuşatılıyorum adeta.
Enerjikler, jonjonlar, neşeliler, muhtemelen sosyal birtakım kulüplere üyeler. Ve o konserden sonra geceye "akmaya" devam edecekler, çorbacıda sabahlayacaklar falan.
Düşüncesi bile yorucu!
Cuma akşamı gittiğimiz Kaçak konseri öncesi işte bu düşüncelerle barın kenarında kendime bir masa bulmuş, bir adet birayı yuvarlarken ebleh gözlerle yaş ortalaması 20 olan kitleye bakıyordum, ağlamaklı. Belim ağrıyordu, daha fazla içki içmemem lazımdı, hafiften uykum geliyordu ama ekiple bu ayki röportajdan sonra tanıştığım için, kulise uğrayıp onlara iyi şanslar dilemeden ve onları dinlemeden olmazdı. "Neyse bikaç şarkı dinler, uzarım olmadı" niyetlerimi de gruba çaktırmadan beklemedeydim.
Az önce seyircinin arasında nabız yoklayan Kaçak sahneye "Evlensen"le çıktı. Benim çok sevdiğim bir şarkı, eski dergiden arkadaşım M. Emir Eren'in Ada: Zombilerin Düğünü filminde de çalıyor. Üçüncü kliplerini de bu şarkıya çekmiş grup. "Aaa ne güzel başladı konser" diye söylenmeye başladım. Başıma gelecekleri bilsem hemen gevşemezdim. Zira Kaçak, "Evlensen" ardından bir Rammstein patlattı: "Du Hast Nicht". Kafama bir yerlerden bir kaya düşmüş gibi zıpladım yerimden. "Bu neeee yaauuvv!" diyerek az önce diktiğim son yudum, boğazımda tıkandı. Yeter ki kulaklarımı tıkamasın'dı.
Ve o andan itibaren başımıza gelebilecek en iyi konserlerden birine şahit olduk, 20'li yaşlarındaki kardeşlerim ve ben. Kaçak'taki cover performansı, inanılacak bir düzeyde değildi. İki cover, bir albüm şarkısı, üç cover daha, bir albüm şarkısı düzeninde giden konserde grup Metallica'dan "Fuel", Alice in Chains'ten "Check My Brain" gibi şarkıları kusursuz çaldı. Yineliyorum: kusursuz. Gözlerinizi kapattığınızda gerçekten de James Hetfield o gece Bronx Pi'ye gelip arkadaş hatrına sahne almış gibiydi. Yani o sırada bir arkadaşınızı arayıp "Aga bak James çalıyor, dinle hele" deseniz, karşınızdakini çok rahat yerdiniz. Bu öyle sağlam bir konserdi. Mavi Sakal'ın o ergenlik yıllarımıza damga vuran Kan Kokusu albümünden "Ne Kadar"ı çalarken sallandık. Özlem Tekin, Pentagram da yerli cover listesindeydi. Panik'in "Diskotek"i ve Tarkan'ın "Ölürüm Sana"sı da müthiş eğlenceli cover'lar içindeydi.
Tabii konserin benim için tavan anı, "Silahlı ve Tehlikeli" anıydı. Grubun solisti Övünç Dan, "Bu şarkıyı Sebla'ya çalıyoruz, buralarda mı bilmiyorum ama" diyerek benim son iki ayımı gömdüğüm şarkıyı tıngırdatmaya başlayınca, pısmış olduğum bar köşesinde güneş gibi doğup, şarkıya en yüksek volümden eşlik ettim: "Veoooooğğğğ kutudannn çıkaaaannn palyaçoooo, sana hediyemdir, silahlı ve tehlikeli-dir-hahağğğ-röööarrrhh!"
E tabii bunca sene konsere git. Arkadaş ol, röportaj yap, kulise sız, makara kukara yap. Sonra da seyirciler içine karış, el kol salla. Onlar sahneye eşini dostunu çağırsın, şarkıları birlikte okusun falan. Fakat isim vererek şarkı çalmak? Yok yok, buna hiç alışkın değilim. Ben sadece şarkıyı çok seviyordum. Ama gördüm ki şarkı da beni seviyor! Evlat edindim, "Silahlı ve Tehlikeli"yi. Ve de bu vesileyle tekrar teşekkür ederim, Kaçak'a. :)
Kaçak iki solistten kurulu bir grup, bildiğiniz gibi. Övünç ve Ali, birbirlerini sahnede de acayip tamamlıyorlar. Biri muazzam brutal atarken diğeri gitarı konuşturuyor, sonra gitarı değiş-tokuş yapıyorlar, falan. Müthiş bir enerji, sözünü ettiğim şey. Kalanlar da ekibi tamamlıyor. Kimse aksamıyor. Zaten albümü bağrına basmış biri olarak bunu bekliyordum ama, Kaçak sonrası sahne alacak Hücumkedi'yi bekleyen kitlenin gözlerinin de faltaşı gibi açıldığına şahit oldum, o gece.
Şöyle birkaç not düşmeden edemeyeceğim.
Gruba "Slogan Yok" için genç rapper Esin İris eşlik etti. Müthişti. Evet, Kaçak'a kız lazım. Bunu anladık. Sahneyi bir anda değiştiriyor, o duruş. Beş tane adamın sahneyi yakıp yıktığını görüyoruz ama işin içine kız girince, acayip bir enerji patlaması yaşanıyor, o kesin. (Arkamdaki Esöööööğğğnn, çog tatlısııın diye höyküren ayıları hatırladım da, seyircide de bir libido patlaması yaşanıyor, o da kesin.)
Ali Seval, Bodyrockers'ın meşhur "I Like the Way You Move"un sözlerini nakarat kısmı hariç Türkçeleştirdi, çok çok iyiydi. Müthiş bir fikir, çok da yakışmış grubun sound'una. Yıldızlar yağdırdık o performansa.
90'ların Türkçe şarkılarını enfes coverlıyorlar ama Pin-Up'ın şu sıralar çok meşhur olan "Üretim Hatası"nı coverlasalar amma makara olurdu, diye düşündüm. Alışkın olduğumuz algıyı -yani o viyik viyik kız sesi algısı- kırıp komik ve eğlenceli bir cover'a daha imza atarlardı bu sayede herhalde.
Ve son olarak, sahiden, ama sahiden bu adamları kanlı canlı sahnede izlemeniz lazım. Evet, şarkılarında dozu yüksek bir şiddet var, öfke var, kalpkırıklığı var, kan var, libido var, Türkçe'yle samimiyet var. İşte bu altın oran, Kaçak'ın sahnesinde de var. Bulanık olan hiçbir şey yok, enerjinin düştüğü bir dakika bile yok. Her şey net, katıksız, kafanıza vura vura, çat çat gidiyor. Grubu son dönemin en iyi yeni sesi yapan da bu işte. Bunlar sevdiğimiz sular, bu kadar sert Türkçe rock zaten hastası olduğumuz kulvarlar. Dileğimiz de Kaçak'ın asidi hiç kaçmadan çalmaya devam etmesi. İnanıyoruz ki Kaçak; birkaç sene sonra tıpkı bir Hayko Cepkin gibi, tıpkı bir Kurban gibi hard rock'ın incisi, gönlümüzün birincisi olup bizi gururlandıracak.
http://www.myspace.com/kacakmusic