9 Mayıs 2009

Türkçe sözlü ağır müzik

Bazen insan anadilinde ağlamak istiyor!
Dinlerken hem güzel dilimizin kıvrımlarında yuvarlanmak, rüzgarında savrulmak, erimek, dağlanmak ya da ne bileyim yalnızca şöyle bir durmak istiyor.

Hiç aklımda yokken "hadi bir kahve içmeye" çıktık bu gecenin yarısı, yolda giderken de Türkçe sözlü ağır müziğin bizi nerelere attığını gördük.

Dibine Kadar, Duman. Çalarken birden bağırmaya başladık, eşlik ederken. Biri varmış, kafasızmış, “zaten çok da boştu" diyerek şarkıda gerekli bok atılmış, sonra da “ama anladı, o beni anladı!” diye diğeri için zafer çığlıkları atılmış! N
asıl iyi geldi! Sonra “elleri ellerime, gözleri gözlerime, saçları saçlarıma karışan bir sen olsun” diye bir şarkısı çaldı, çok ağır geldi, ikinci kez “Dibine Kadar”da böğürmeyi uygun gördük. Duman öyledir ama, her zaman dinlenmez ama dinlenince de çok ağır gelir bazı şarkıları... Arabeskin insana yaptırdıkları gibi şarkıyı nasıl söylediğinize değil sözlerine öyle çok takılırsınz ki, "eeeeeöööhh" diye Kaan Tangöze usülünden höykürürsünüz.

Kurban, Yak. Vakti zamanında yaptıkları demolar bir şekilde internete sızmış, yeni albüm yapmadıkları için şimdi zuladan onları çıkarıyoruz. (İnternette bulabilirsiniz bu şarkıyı, azıcık araştırmayla!) “Bir şeyler var sende söyle, söyle… Bitmeden son bir kez dinle.. dinle.. Ve şimdi yak, yorulmaz hırsınla, cenneti kalbinden çaldığın dünyamı, yok, unutmaz hiçkimse, o altın kurşunla attığın imzayı!” Bir çeşit nikah masası efekti veriyor, ama Deniz Yılmaz kaleminin gücü insanın kalbine kalbine vuruyor. Ne güzel şarkıymış! Neden böyle bir şarkıyı hiçbir albüme koymadın be Kurban!

Çünkü, 110. Neden 110’un kıymeti bilinmez diye hep düşünmüşümdür, kendileriyle olan hukukumuz öncesinde de. Candan Tezel sesinden, “…çünkü seni sevmeye görmeye gücüm yok benim, basit bir cümleden ibaretim, seni unutmaya çok istekliydim, beceremedim” diyen nakaratla, Çünkü son dönemin en iyi Türkçe şarkılarından biri... "Kaçtım saklandım ormanın içinde, kimse bulmasın istedim, çünkü..." Gücüm yok benim.

Dediler Ki, Üçnoktabir. "İyiler kazanır, kötülükler kazınır dediler... " Tamam vokalden çok hazzetmesem de, o kadar iyi bir şarkı ki bence bu... Sözleri durup düşününce tekrar anlıyorum, galiba. "Dediler ki hayat güzel, eğriyi doğruyu bilenler, dediler ki umut sürer, insanları seversen eğer..." Sevemem ama yine de iyiler kazansın!

Hayat Bu İşte, Manga. Tuluyhan Uğurlu yapacağını yapmış, Ferman da almış mikrofonu canınıza okuyor. "Bazen ben de terk edip, gidebilsem keşke diyorum, içimde bir İstanbul var, ondan vazgeçemiyorum.".. Ee sonra? "Belki sen de bir gün, geçersin diye köprülerimden, yakıp yıkamıyorum, koparıp da atamıyorum içimden..." Bak sen! "Hayat bu işte, kanatlanıp gitmek dururken, dört duvar içinde hapsolursun, yaşamak için bir neden ararken, ölmek için bulursun!" Ankaralı Manga'dan buram buram İstanbul tınlayan sözler, umuda doğru giderken yolda tökezleyip düşen, sonra da nakaratıyla sizi o köprülere çıkarır gibi...

Çilekeş, Y.O.K... Nedense hiç vazgeçemediğim bir şarkı, çok Çilekeş dinleyen biri olmasam da. "Ağlasam yalvarsam bağırsam, bir şey fark etmez.. Elimden hiçbir şey gelmez, hiçbir çarem yok.. Karanlık bu sokaklarda sesimi duyan yooooook!!!" Diyecek bir şey yoooook!

Aslında Bir Konu Var. Yasemin Mori. İlk dinlediğimde pek sevememiştim, ne yalan söyleyeyim. Ama sonra tüm albümü dinledikçe şarkı sözleri deri altına nüfuz ediyor. Nolur nolur nolur'un neşeli enerjisi kadar, Aslında Bir Konu'nun canyakan satırlarını algılamaya sonra sonra başlıyorsunuz... "Neden konuşamayız, neden hep suskunsun..." Tam kadın dilinden yazılmış şeyler, kıskanılası. En sevdiğim kısmı: "...Birileri var birileri var, birileri yine sarhoş, birileri yaz birileri kış, birileri önce, birileri bize apaçık, birileri pişman, birileri bize çok acı, birileri çok acı, birileri bize çok acı getirdiler!" Keşke ben yazsaydım demedim desem yalan!

İşte çok ufak da olsa, Türkçe sözlü koyan şarkılar klasmanında şöyle bir silkeleyince, bunlar çıkıyor.