22 Nisan 2009

Nasip olsun bisseee bissseee!


Her ne kadar hava bu aralar kötü olsa da, Serdar Ortaç tahammül limitlerinizden geçtiği anda bilin ki yaz gelmiştir, korkacak bir şey yoktur!

Bu tespiti geçen seneki müthiş Ayvalık tatilimiz sırasında üç kız birden yaptık. Kaldığımız otel olsun, gündüzleri serildiğimiz şezlongların yer aldığı o caaanım sahil şeridi olsun, geceleri çevre muhite yaptığımız sıradışı (!) geziler olsun, tüm cıstaklı cıstaksız mekanlar Serdar Ortaç'ın "Şeytan diyor ki yanaş şuna" şeklinde süregiden şarkısıyla inildiyordu.
Bir süre sonra sürekli maruz kaldığımız için olsa gerek, şarkı bize normal gelmeye başladı, biz de Pavlov'un köpeği gibi şarkı çaldıkça eşlik etmelere, el çırpmaya, neşelenmelere falan başladık. Şeytan diyor ki bizi eline geçirmişti, artık kaçışımız yoktu. Sözleri de bilmiyorduk, "nasip olsun bissse bissse" diye höykürdükçe höykürüyorduk. Üstelik daha fenası, tatilden sonra radyoda TV'de rast geldiğimizde, o güzelim deniz- güneş- kum üçgenini hatırlattığı için de TV'nin sesini kısmamaya, radyoda frekansı değiştirmemeye başlar olduk. Bu sayede Demet Akalın'ın "Durma Dans Et" diye sonsuza ıraksayan melodi döngüsünü de, ne biliyim Zeynep Dizdar'ın "Sana güveğğnnmiyorum artııkkkaaanllasanaaa" diyen nakaratlarını da yadırgamamaya başladık.

Şimdi yaz geliyor, yine sahil şeridine akın edeceğiz, hazır mıyız, yihuu dediğimiz bu cıvıldak günlerde acaba ne dinlesek de bizi güzel havalarda bir sevgi yumağına çevirse diye arayışımız başladı.

Bizi bu güzel havalar mahvetti, sevgili blog dostları.

Twitter'dan sorumlu ama asıl mesleği Virgin Radio müzik direktörlüğü olan Olcay, dün bir elinde bizim için çektiği şahane bir CD, bir elinde minik bir Nutella'yla bizi ziyarete geldi.
Sevinçten ne yapacağımızı bilemedik, hem dolu bir CD, hem Nutella, dayanılmaz bir ikiliydi.

Şarkılar da gayet cıvıldak yaz şarkılarıydı, el çırpmalık, eğlencelik şeylerdi, ohhh dedik, gün ne güzelleşti.
Kulağıma ilk çalınan Calle Ocho'nun "I Know You Want Me"si, sonra da Duffy'nin "Mercy"sinin Game II Remix'i oldu. Sapık gibi insanların gmailine dadandığım için de, şarkıları sevinçle sağa sola savurdum. Pişman değilim.

Her ne kadar bugüne Portishead'in "Machine Gun" şarkısıyla son derece depresif başlasam da, sonrasında biraz Soundgarden'la devam edip, arada Vörcin şarkılarından serpiştirip, en sonunda da yine Röyksopp'un "Happy Up Here"iyle dağınık
playlistimle ama yine de mutluluğa evrilmiş bir ruh haliyle günü akşam ettim.

Fakat? Fred Durst'ün Twitter'ından şu an aldığım bir habere göre, Kerrang muhabirleri bugünden itibaren Limp Bizkit'le 3 gün geçireceklermiş, sonra da bunu dergilerine yazacaklarmış... Zaten Metallica kulisinde bile yan odada Kerrang'a özel röportaj veriyorlardı, sinire kesmiştik... İşte yine depreştim... Bugün böyle bitmemeliydi...

Neyse, eller havaya, son duamı ediyorum:
Nasip olsun böyle şeyler bisseee, bissssee!!
Amin!