31 Ağustos 2008

what did i do? what did i do? what did i do?


televizyona mesafeli bi insanım. bilgisayarla aram daha iyi. müzik seti de olmadığından ve (vakti zamanında kaset arşivi yapıcam diye yalan olduydum be!) tüm mesele bilgisayarda coştuğundan herhalde. dizi bağımlılığını da bilgisayarda yaptım ki paşa gönlüm ne zaman isterse o zaman izleyeyim.

iki küsür aydır süren grey's anatomy bağımlılığım da dördüncü sezonu bitirmemle nihayete erdi mi?
hayır.
fan sitesinden masaüzerine duvar kağıdı yapmaktan tut, aralarda çalan şarkıların izini sürmelere kadar giden bir yolda manyağa bağladım. pişman değilim, çok şahane şarkılar buldum. myspace'de yeni grup izi süreceğime dizi bağımlısı olur, karakterlerle özdeşleşir, içlerinden birinin hastası olur (bkz. sağda izzie'yi gucaklayan alex karev), arada da şarkılara bakarım dedim.
ama o arada bağımlılık enteresan şekillerle bende vuku bulmaya başladı.

benzer vakalarda bi ara annemden çok gördüğümden mi bilinmez, dr. meredith grey tepkisi vermeye başladım. misal, ikinci sezonun 16. bölümünde el yapımı bazukanın hastanın içinden çıktığı sahnede meredith'in hastanın içine elini daldırıp zilyon kere "what did i do?" dediği bi sahne vardı. artık hafızamın derin ve salak dehlizlerine nasıl bir temel attıysa o bölüm, başıma gelen ilginç anlar esnasında birilerinin içinden bazuka söküyormuşum gibi "what did i do?" demeye başladığımı anladım ama tabiyki türkçe: "anaski! ne yaptım? ne yaptım? ne yaptım? ne yaptım lan!"
boş vakitlerimde "ulan derek için mcderamy deniyor ama bence hiç de değilkine!" diyen geyikleri çevirir oldum. "bu meredith'in peşinden koşan taş gibi veteneriner insana (bkz. en tepede meredith ablamızla dans ediyor) ne oldu?", "danny duquette ölmesin kalbimizde yaşasın mı?", "bu erica hahn kesin lezbiyen ha, aha aha, bak hele! piuuu?" gibi sorular ve ünlemlerle karşımda duran acizleri üstün grey's anatomy bilgimle adeta emdim tükettim. "izleyin izleyin, valla bak çok şahane, allahıma çok acayip" gibi teşvik cümleleriyle onları da gaza getirdim.

peki ya elime ne geçti blogseverler? ha? ne geçti?

"sebla bana CD çek!" dendi. "bu akşam içmeye gidek mi?" sorularım "hayır, acilen eve gidip grey's anatomy üçüncü sezon episod kırksekizi izlemem lazım" şeklinde yanıtlandı. bununla kalmadı, "bunların altyazısı bozuk!" diye yüzüme çemkirdi grey's bağımlısı genç dimağlar. "senin yüzünden uykudan oldum" diyen mesajlarla geçti gecelerim. benden çok greysçi oldu millet. üstelik diziyi bitirecem diye şaha kalktım, şimdi eşşek gibi beşinci sezonun başlamasını beklerken (eylül sonu) bomboş kaldım.

greyssiz geçen ilk akşamımda "p.s i love you"yu izlerken, arada danny duqutte'i görüp aylardır görmediğim küçük dayım bize gelmişçesine sevindim. sonra sezon finalinde çalan şarkı "the quest"i buldum, (bryn christopher) ve theme song'unu da (beautiful love- the afters) yanına ekledim, rahat bir nefes aldım.

lost dedikleri yalanmış, ben bir grey's anatomy bağımlısıyım, anladım.