6 Haziran 2011

Geçen haftadan aklımda kalanlar - Vol. kaç?

The Strokes
** The Strokes'un Angles'ı hakikaten on numara albüm. İlk single "Under Cover of Darkness"tan anlamıştık gerçi ama albümü böylesine sarıp sarmalayacağımı bilemiyordum. Son aylarda dinlediğim en sağlam şarkılar. Birbirinden ayırt edemiyorum ama "Machu Picchu"ya hislerim sonsuz.

The Strokes- Machu Picchu




** Salı günü Efes Pilsen One Love Festival'in basın toplantısı vardı. Diğer yıllara göre katılım son derece düşüktü. Biliyorsunuz bu sene Manic Street Preachers, Suede, Editors, Nneka, Happy Mondays gibi sıkı ekipleri izleyeceğiz. Canım ciğerim Model de çalacak One Love'da. Üstelik 24 yaş sınırı da kalktı, hoplaya hoplaya gidin çocuklar, oynaya oynaya gelin çocuklar... 

Paul Banks: efendi gibi çalar giderim
** Geçtiğimiz haftanın en şahane günlerinden biri Interpol konseriydi hiç şüphesiz. Sanırım hepimizin kafasında aynı ışık yandı: çok iyi çaldılar, ama iyi bir konser miydi? Esasında bu çetrefilli bir soru. Bir konserin "iyi" klasmanına alınıp alınmadığı biraz da sizin o günkü ruh halinizle, etrafta eş dost meşrebinden kimleri gördüğünüzle ve tabii "benim şarkıyı çalarlarsa dev coşarım!" iddiasıyla doğru orantılı. Ben Interpol severim, ama derseniz ki sahneden gözünü alamadan izledin mi, hayır. Sahne önünde ses sıkıntısı yaşamadık ama tüm alana yayarsanız, evet, baslar karaciğerimizi titretmiyordu, dolayısıyla arkalarda ses sıkıntısı yaşanmış olabilir. Çok iyi çaldılar, ama yalnızca çaldılar. Keşke biraz daha enerji, biraz daha adrenalin izleyebilseydik. Bir de polo yaka gömlek giyen efendi rockstar duruşuna alışamadım. Sahneyi yakan, ortamı dağıtan, kulisi viskiyle yıkayan rockstar candır.

** Interpol benim için duygusal anlara gebeydi. Biz birkaç yıl önce, NTV tayfası olarak öbekler halinde hemen her festivale, konsere birlikte giderdik. Sonra içimizden bir kısmı evlenip yurtdışına gitti, bir kısmı tenkisatla gönderildi, bir kısmımız sıkılıp ayrıldı, dergilerimiz kapandı, başka dünyalar yarattık, ayrıldık. Bir kısmımız da kaldı. O gece tıpkı üç yıl önceki bir festivale gitmişiz gibi birlikteydik. Bazılarımız özlem dolu, bazılarımız anıları yad ediyor, bazılarımız geleceğe heyecanlanıyor, bazılarımız da çocukları evde uyutmanın rahatlığıyla dolanıyordu. Tuhaftı. Güzeldi Interpol...

** Interpol'den önce mor ve ötesi sahne aldı. Metin Lokumcu'yu andılar. Mvö neden oldu diye sorduğumuzdan değil de, içimizden "keşke bir Sakin çalsaydı konser öncesi" diye geçirmeden edemedik. Keşke dağılmasalardı.

dikkat puset çıkabilir
** Bebek Şenliği'nin son gününe yetiştim. Tasarımla modayla çok işim olmaz, merakım da sınırlı. Birçok stand "ama bunlar tasarım" kolpasıyla Eminönü'nden 5 TL'ye bulabileceğiniz takıyı tokayı 100 TL ve üzeri gibi fahiş rakamlara satarken kızmamak imkansız. Lakin tasarımcı Ümit Aybek'in standına geldiğim anda iş değişti. İşte o takının tokanın söyleyecek bir sözü vardı. Fiyatlar değişmemiş ancak Aybek'in sanatına şapkalar çıkmıştı.

** Fakat aşırı kalabalıktı. Bebek'in ortam güllerine koca popolu teyzeler fon yapmıştı. Apaçiler gruplar halinde turluyordu, tüm tuvaletlerde kuyruk, tüm kuyruklarda tansiyonu düşen üç beş kız vardı. Bir-iki saat durmak yetti. Eve gelip eşofmanı çektiğim anda başladı benim için şenlik. 

** Ghetto Teras geçen Cuma akşamı açıldı. Hatta açılışı, Dancing the Birds Feeling the Beat ekibinden Şehnaz yaptı. Nefis çaldı, nefis dans edildi. Lakin kitle ilginçti. "Aşçı hizmetçiye, hizmetçi bahçıvana, sonra hepsi bahçıvana" diye bir geyik vardır, malum. Öyle diyeyim. Komik miydi, komikti fakat acayipti...

yeşilköy delikanlılığı böyle bir şey
** Yeşilköy'de Miyenyu diye bir ortam var. Dünyanın en sağlıksız caddelerinden biri herhalde o Yeşilköy cadde. Ayağı gaza "bandırtan" ve ROOAARRRnnnnn RRRrrooooAAARRRggnn diye küçücük ara sokaklarda "araba öttüren", merserize kazak omza atılmak suretiyle bir Önder Bekensir tadı yakalamış beyaz gömlekli, tuhaf adamlar ortasında kalmak elem verici. Miyenyu da bu kafalardan epey nasiplenmiş, yapay palmiyeler, vakko desenli tuvalet taşları, anlamsız şarkılar, saçmasapan yemekler ve elbette fahiş fiyatlar. Bahşiş bırakmayınca küfreden garsonlar. Yolunuz düşerse hemen yolunuzu değiştirin, mümkünse karşı kaldırıma geçin, orada Ab'bas var, waffle yiyin. (Gece vakti çok yemeyin.)

** Ne işim var benim "dallamayım ben" diye bağıran bir yerde? Arkadaş hatrına çiğ tavuk yiyordum öyle söyleyeyim...

** Emre Aydın, Manga, Melis Danişmend, Pinhani, Hayko Cepkin, Multitap gibi birçok isim birleşmiş ve  Feridun Düzağaç şarkılarını coverlamış. Olmuş mu sana "İyilik & Güzellikspor". Bir V.Ö. kitabı adı gibi. Albüm hayli iyi. Tek itirazım Badem ve Bertuğ Cemil'in coverlarına. Ama Hayko Cepkin'in "Deli"si muazzam. Çılgınlar gibi dinliyorum. Kaçmaz kaçmaz!


Hayko Cepkin- Deli (FD cover) 


** Hızlısın Haziran. Bakalım daha ne getireceğisin, göreceğiz.