12 Şubat 2011

Benim de söyleyeceklerim var!

Çıldırayazdım ama ya!
* Dikkat! Müzik yazısı değildir ve orta ölçekte küfür içerir.

Sosyal ağ içinde kalınca, ben de zaman zaman "yeterin ya!" diye höykürmek ve camı açıp odayı havalandırmak istiyorum ve bu işte o anlardan biri.


"Ben buradayım!" adamları, Tilbe'nin soru adamcıklarından betersiniz. Anladım çok kalitelisiniz. En güzel ritmi siz buldunuz, en güzel grubu siz kurdunuz!! Her allahın günü gözüme soktuğunuz "kaliteli" hayat tarzınızı ilmek ilmek ezberledim artık. Ne okuyor, ne giyiyor, nerede yemek yiyor ve nerelerde geziyorsunuz biliyorum, yetmedi mi ama artık? Anladım, evet, güzel yaşıyorsunuz, ne güzel. ...De, fazla fazla gözümüze sokmuyor musunuz artık? Şu "kaliteli yaşam" dediğimiz şey biraz da sükunetle taçlansa, siz sağ ben selamet olsak? Ha? Ne?

Aşk böcükleri. Canlarım. Bir ilişkinin her aşaması Facebook'ta ilan edilir mi? Bir ilişki bu kadar sosyal bir ağa malzeme yapılmak için fazla mahrem değil midir sizce? Ayrılıklar da sevişmek kadar kutsal değil midir, her aşamasını, adım adım yaşanan zorlu dönemleri biz yüzlerce arkadaşınızla paylaşmanız biraz ayıp değil mi?  Tamam, içiniz öyle rahatlıyor değil mi, ama yakın arkadaşlarımız da aynı görevi görüyor bence, hem ilerde okuyunca siz de üzüleceksiniz, keşke bu kadar "orta malzemesi" yapmasaydım bu işleri diyeceksiniz.. "Ama sen de koymuyor musun 'mutluluk pozlarını' oraya", Koyma demiyorum, hobi olarak yine koysanız da, sayıca bokunu çıkarmasanız? Biraz eleseniz hani de, ortalığı özel dökümanlarına bulamasanız? Hemen her aşamayı "status" yaparak bizi kendinizden bu kadar da haberdar etmeseniz? Kendinizi bizden mahrum bırakınca biz daha çok merak etsek falan... Efendim? Ne dediniz? Fotoğraf albümünüzün adı "Ortaya Karışık" mı olsun? Piiih, ben ne diyorum ama bir saattir ya...

Acılı ağdalı Twitırcıklarım, Türkçe pop sevmiyoruz biz ve sırf hukukumuz var diye birbirimizi takip ediyoruz değil mi? Peki neden her gördüğünüz ucuz, yerli işi, şişme popçuk laflarını üç beş noktayla birleştirip tvit atıyor da bize eziyet ediyorsunuz? Biz onlar dinlersek okuyoruz zaten bir yerlerde, peki neden siz vermek istediğiniz kişiye "o mesajı verecem" diye ona bir alo demek yerine bizi çöp içinde bırakıyorsunuz? Bir de, 140 karaktere sığdıramıyorsunuz, zaten sizin içiniz 140 değil 1400 karakterde bile boşalmıyor hiç, blogunuzda falan yazsanıza arkadaşım. Biz de okumayalım, rahat edelim? Yazık değil mi havaya savurduğunuz, top edip fırlattığınız bunca boş cümleye, yazık değil mi bizim ekrana bakarken mala bağlamış gözümüze, aklımıza, "yürrrrreğimize" ha canım arkadaşlarım?

Sen de her şeyden nefret etme be kadın! Evet, sana diyorum. Sen ve senin gibiler. Tamam her şeye muhalifsiniz. Onu anladım. Fakat HER ŞEYE muhalifsiniz be arkadaşım. Her şeye bu kadar mı karşısınız? O nasıl bir hırs içinizde büyüttüğünüz? Neden hiç bitmek bilmiyor, yorulmuyor musunuz aktif halde sürekli sinirlenmekten? İnsan biraz sakinleşir, bazen mutlu olur, o zaman da yazabilir değil mi? Muhalif olana da muhalifsiniz, sistemin içindekine de, iyiye de muhalifsiniz kötüye de... E ama, bu da bir çeşit bokunu çıkarmak değil mi, gidip biraz çimlerde toplu yürüyüşler yapsanız? Yok mudur sizin kendinizi dinleme yerleriniz, gizli saklı sotalarınız, içiniz şişince nereye gidersiniz, gitsenize oraya! Bizi de şişirmesenize ne olur ya!!!

Her lafa komik, her lafında bi "espri" adamlar. Ben sizi seviyorum galiba. Naifsiniz ve sanırım, iyi kalplisiniz. Çok ingilizceli, çok concikli kadınlar, ben sizi de seviyorum, durduk yerde mutluluk imalatı her şeye ayar vermekten çok daha meşakkatli ve sizin şu yaptığınız bile benim için kısmen değerli. "Beni zorla takip et, yoksa büyük küserim haaa!"cılar, tamam size de çok gıcık olmuyorum artık, ben zaten siz ne derseniz deyin kafamın estiği zaman bi' girip çıkıyorum hayatlarınıza. Ego adamcıkları, sanki biraz sizin nasıl insanlar olduğunuzu biliyor gibiyim, "aklınız çalışmasa bu kadar babalanmazsınız" diyerek yine de iyi niyetliyim, sizi takip ediyor ama şu halinizi tavrınızı "onaylamıyorum" efendim.

Ohhhhh. Diyeceğimi dedim. Angry Birds neden bu kadar tutuyor onu da anladım! Konuyla ilgili şarkı da koyayım. Şimdi dağılabilirim.


Frankie Goes To Hollywood - Relax [Discotech Remix]


(*) Görsel Tarelkin'e ait.