24 Eylül 2009

Vuhuuu eveeeed!


Eylül bereketli bir ay, vesselam.

Winamp'lara, iTunes'lara şenlik gibi bir sürü albümü koyup baştan sona dinleyebilirsiniz, hazır yağmur da yağıyor ve yağmadığı zaman da sizin dışarı çıkasınız zaten gelmiyor'ken.
Şimdi gazetecilik yapasımı bir kenara bırakarak bu ara kulağımda ağacı çıkan albümleri saymak istiyorum yüksek müsadelerinizle.

The Dead Weather- Horehound
Döne döne, yana döne dinliyoruz The Dead Weather'ı. Ekibe bak: Davulda The White Stripes kurucularından aşık olunası Jack White, vokalde The Kills'ın asi ablası Alison Mosshart, gitarda Queens of the Stone Age'ten Dean Fertita ve basta The Raconteurs'tan Jack Lawrence. Adı üstünde: Süpergrup. Ruh hastası gibi tınlasa da evvela, sonrasında bağımlısı olduğunuz bir sound. Kimse gibi değil. Şaşırtıcı, sarsıcı. Çıkış şarkıları "Hang You From the Heavens". Fakat sonrasında yayınladıkları ikinci klip babalar gibi: "Treat Me Like Your Mother". Hiçbir yerden duymuş gibi değil, hiçbir yerde çalar gibi değil. Zaten ekip doğaçlama takılırken "Şaane oldu, bari burdan bi albüm yapalım" demiş, ne kadar keyif aldıkları da bellolmuş.. Albümdeki on numaramız "3 Birds". Kesin olarak albümün en iyisi. Dinlemeyip yazık etmeyiniz.

Not: Alison ablamız klipte öyle böyle yakıcı değil, vuhuu-uv.

Pearl Jam- Backspacer
Her şeye isyan dönemlerimizde "Sen bir gün yıldız olacaksın, ama neden benim gökyüzümde değil?" dendiğinde ağlamışlığımız vardır, herhalde hepimizin. En azından benim vardı. Odaya kendini fırlatmalar, sesi açmalar, babası gelip kızmalar, aşık olduk diyememeler.. İşte o zamanlarımızın milli marşı "Black"ti, kutsal kitabımız Ten'di. Yıllar sonra Eddie Vedder, Into the Wild için bir soundtrack yaparak kalbimizden içeri akıttı, "Long Nights" denince akan sular durdu, o suların yerine alkoller aktı. Şimdi bu güzel karanlık anılarımızın fon müziği yerine "Eğer bi yamuk varsa onu hepberaber düzeltelim, hey hey tey tey" diye mutluluk vecizeleri çıkıyor, Vedder'ın kaleminden. Ona da tamam ama, ne bileyim, tuhaf hissediyor insan. Grunge müziği Seattle'ın karanlık yağmurları beslemez mi? "Eee nerde ağlıyoruz?" derken cart diye bitiyor, albüm. Gel gör ki, "Gonna See My Friend" olsun, "Got Some" olsun, pırıl pırıl, ışık seli halinde kulaklara akıyor. Ha, yok mu yani Backspacer'da bir başucu şarkısı? Olmaz mı? "Sana seni sevdiğimi söylemiş miydim?" diyen, "Just Breathe".

Muse- The Resistance
Şimdi itiraf edeyim ki, yer gök inlerken ben bu albüme çok da adapte olamadım. Çünkü zor dinleniyor. Bir kere şarkı isimleri acayip. Aklınızda kalmıyor. Bazı introlar bir uzay filmi tadında. Vokalist Matt'in uzaylıdır, UFOdur, komplo teorileridir, merakı malum. (Davulcu Dominic de pembe pantolonları bırakmış bu arada, galiba.) Öyle bir kere dinlemeyle olmuyor. İyice sindirmek, en çok hangi şarkıyı sevdiğinizi anlamak için zaman lazım. Matt'in vokali inceldikçe incelmiş, inceldiği yerden kopmuş tabii bazı şarkılarda. Kendisi de zaten 95'te izlediği bir Jeff Buckley konserinden sonra vokalinin duygusal olması konusundaki endişelerinin gittiğini söylüyor. Ver elini piyano, ver elini çılgın uzun intro'lar, senfoniler. Bizim için bi sakıncası yok, elbette. "Uprising" muhteşem. Favorilerimiz "The Resistance" ve "Guilding Light". Ama tabii nerde bir "Hysteria", nerde bir "Muscle Museum", hatta bir "Supermassive Black Hole". Aman.. Ben eskidim, galiba. (Bu arada, adamların Wembley'de konserleri de dadından yinmez. YouTube ajanı olunuz.)

Arctic Monkeys- Humbug
Son yılların en iyi albümlerinden. Başyapıt olabilecek kadar güzel. Açılış "My Propellar", çıkış şarkısı "Crying Lightning", sonra sonra "Dance Little Liar", "Pretty Visitors", "Dangerous Animals", "Potion Approaching"... Hangi birini saysam, diğeri gönül koyacak kadar iyi şarkılar. Tam anlamıyla yol şarkıları.. Şehirdışına gitmenize de gerek yok, Arctic Monkeys dinleyerek kısa mesafe yapsanız da olur.. Velhasılı kelle, Humbug'sız bir iPod'un müzik damarlarından biri kopmuş demektir, o damarlar damar üstüne binmiş demektir.. Albümdeki favori şarkımız, albümün tamamıdır.. Evet, budur.

Bir sonraki şeye kadar esen kalınız.