22 Aralık 2008

deniz seki olcam ben....


hahaha bu da oldu!

bunu okuyup da dün beni jolly joker balans'ta sahnede izleyeniniz var mıdır bilemem ama bazı durumların iç yüzlerini yazarak temelde ne kadar pespaye bi insan olduğumu gözler önüne sermek isterim değersel blogseverler.

her şey Jack Daniel's rock yarışmasının bu seneki versiyonunda jüri olarak yer almama karar verilmesiyle başladı.
oo yaşasın bedava Jack Daniel's diye düşündüm ama kazın ayağı öyle değildi hey dostlar, can dostlar.

önce jürinin önde gelenleriyle (efendim bunlar alanında uzman kişiler) cihangir baykuş'ta verilen tanışma yemeğinde tanıştım. boru değil. türkiye'nin hakikaten parmakla sayılır prodüktörleri, müzik adamları, müzik bilirleri... "bence emre aydın rock değildir", "unplugged katılım olsun mu olmasın mı", "bence argo şarkıları elemeyelim" falan gibi çok önemli konular konuşulurken, evet itiraf ediyorum, masanın bir ucunda oturarak tek bişi düşündüm:

ben bu jürinin deniz seki'si olmak istiyordum.
müzük kariyerimde olsam olsam deniz seki olurdum. kessem kessem "duygularımla" ahkam keserdim. peşime de hüsnü'yü takar, duygusal rock şarkılarında gözlerimden yaşlar akıtırdım.
masada konuşulanları çok yarım kulak dinledim, itiraf edeyim.

yani nasolsa işinin ehli herkes ordaydı, benim yerime de seçin işte, aman gibi algılanmasın. sadece bunu bir norma oturtmaya çalışmak anlamsız geldi. "2 şarkı mı? demolar öyle mi? tek kişi mi? grup dağılır mı?" falan gibi sorular rock müziğin olduğu gibi benim de doğama aykırıydı.

ben dişi bir ayıyım zira.

cumartesi akşamı yapılacak olan lansmandan önce dergide çalışırken, yediğim yemeğin suyunu üzerime döktüm. sonra akşam sahneye çağırdılar. kelli felli bir sürü büyük isim ve üzerine yemek suyu dökülmüş bir ben.. bi de ışık geliyo anasını satayım. nerdeeeee sahnede bir kuğu gibi süzülen aylin aslım, nerdeeeee ışıklar yemek lekesini göstermesin diye elleri göbekte birleştiren ben... bişiler sordular, "ehm.. ehe.. mehe.." falan gibi şeyler söyledim. sonra dediler ki röportaj vereceksin. e nasıl olacak? röportaj alacaksın deseler tamam da, vermesini bilmiyorum.. suratıma yine ışık tutarak bişiler sordular, "ehm..eeeöö" gibilerinden bir şeyler söyledim... inşallah gülmemişimdir, çünkü az evvel yediğim fıstıklar sanırım dişlerimin arasındaydı. hayatımın şarkısını sordular, "smells like a teen spirit" dedim, pişman değilim. aslında alice in chains'den "would"... yok yok, kent'ten "music non stop"... ama bazen de pearl jam'den "black".. zaman zaman da soundgarden'dan "black hole sun"... hayatınızın rock grubu dediler... "pearl jam ve nirvana'yı aynı kefeye koymak istiyorum izninizle" dedim..

işte böyle pespaye, böyle saygısız, böyle gevrek bir insanevladıyım. gerçekler bunlar. lütfen kimse beni yanlış tanımasın...
ayıyım ben. yihuuuuuu!!!!