ünlüyle fotoğraf çektirme konusunda sıkıntısı had safhada olan bi insanım.
bunu annem, "yavrum, kendine bi arşiv yapsana, onca ünlüyle neyin konuşuyon ediyon, nar tanesi, nur tanesi, hani bunun ilk tanesi?" gibi bir şey dediği gün fark ettim.
ben fotoğraf falan çektirmiyorum, çektiremiyorum, aklıma gelmiyor.
dur anı olsunculuk yaparım ama ünlüyle bir şey yapma eylemi galiba fikir olarak beni "aym irriteyting beybe" düzeyine çekiyor.
ünlüyle kankalaşabilirim.
inatlaşabilirim.
sıkıştırabilir ya da sıkışabilirim.
ama fotoğraf çektirmek? birileri akıl eder de, hadi bi sizi aynı karede alalım derse amenna!
bikaç kez denedim, baktım ki ben eğri büğrü, pozdan poza giremeyen, şekilden şekli alamayan, tuhaf bir varlık olarak görünüyorum o fotolarda.. bir şey düşünürken bana kal gelmesi hali fotoğraflarla kanıtlanmış, e ben ne yapayım ki?
yüksek mimar kadir topbaş'ın taksimin göbeğindeki "hizmette sınır tanımayız"lı fotoğraflarından sonuncusu, "bunca şey yaptım, e daha ne yapayım?" der gibiydi.
bir yılbaşı akşamı harbiye'de kadir topbaşı'ın selamına maruz kaldım!! bu da ayrı bir anı!
kadir topbaş gibi, ülkemizin "önde gelen"leriyle fotoğraflanma çabasına girmem, elimde dev bir akbille "aklın yolu bil" sloganı atarak fotoğraf falan çekinemem!
çekinene de bişey demem. diyemem...