haydarpaşa'yı hayatımda hiç bu kadar sık ziyaret etmemiştim herhalde.
önce pat diye araya giren bir ankara, sonra da mor ve berisi grubumuzla birlikte gidilen bir antalya seyahati.. afyon dinar'dan sabaha karşı 5'te aktarma yapılarak gidilen bir palmiye şehrinden önce, yataklı vagonda temiz çarşaf kokusu...
çok eğlendik, orası ayrı. antalya'nın mayıs kıvamındaki sıcağından sonra, istanbul'a dönen uçakta bir de öndeki "güzel çiftin" elinde billboard görünce, iyice neşelendim. hafiften hangi sayfaları okuduklarını dikizledim, hafiften de pencere kenarına konuşlanıp yerde pamuk tarlası gibi gözüken bulutları...
güzeldi, istanbul. istanbul'un açılışını elbette beyoğlu'nda yapıp, evde pinekleme aşamasını da başarıyla atlattıktan sonra finali kadıköyle yaptım..
ve gördüm ki kış gelmiş.
soğuk öyle böyle oymuyor insanın içini...
şubat sonu itibarıyla kulak zarımıza biraz kasabian-empire, good charlotte-keep your hands off my girl, three days grace- home, sagopa kajmer-baytar, nonpoint-rabia (spanish version), dredg-same ol road ve eğlencelik olsun diye de girls aloud&sugababes-walk this way vermekte bir sakınca görmüyorum elbette...
ha bu arada, ankara'da tcdd'yi aradığında bekletme müziği "kara tren" çalıyormuş, onu da belirtmeden geçmek istemem!