olur, uyar... |
Yıllardır
müzikte kendine has çizgisini bozmayan ve sağlam şarkılar çıkaran Ayşe Hatun
Önal, bu kez ünlü DJ Birol Giray’la elele verdi ve bombayı patlattı: “Sen ve
Ben”. İkiliyle bir araya geldik ve merak ettiklerimizi bir bir sorduk.
*** Aktüel'in 6-19 Aralık 2012 sayısında yayınlanmıştır***
Fotoğraflar: Engin IRIZ
1999
yılında Türkiye güzeli seçilen ve modellik kariyerine başlayan Ayşe Hatun Önal,
“modellikten şarkıcılığa geçenler” başlığı altında çoğu kez adı geçen
isimlerden biriydi ancak onun müzik aşkı geçici bir heves olmadı. 2003’te
yayınladığı “Sonunda” adlı maxi single’dan “Çeksene Elini” ortalığı yaktı
geçti. 2008’de yayınladığı “Sonunda” albümü’nden “Kalbe Ben”, “Aç Kapıyı” gibi
şarkıları da oldukça iyi eleştiriler aldı. Önal, bu kez DJ Birol Giray, nam-ı diğer
BeeGee ile elele verdi ve “Sen ve Ben”i geçtiğimiz haftalarda yayınladı. İkili
Aktüel’e konuştu.
** 2008’de
yayınladığınız “Sustuysam” albümü dönemin en başarılı albümlerinden biriydi.
Özellikle de “Aç Kapıyı” hepimizin favorisiydi. Ancak siz o dönem albümü
tanıtmak için ekstra bir çaba sarfetmediniz ve tabiri caizse sırra kadem
bastınız. Bunun sebebi neydi? Oysa o albüm üzerine gidilseydi daha çok şarkı
çıkarırdı…
Çok
teşekkürler. Evet o albüm için çok uğraşmıştım, enerjimi bitirmişti çıkana
kadar. Albüm çıktığında benim ikinci klibi bile çekecek enerjim
kalmamıştı.Geçenlerde internette gezinirken “Aç Kapıyı”nun remix’iyle
karşılaştım. Uzun süre sonra ilk kez dinledim, ben de senin gibi “ne güzel
şarkıymış neden buna klip çekmedim” diye kendikendime hayıflandım. O albümden
kesinlikle çok şarkı yürüyebilirdi. Ne diyelim.. Kısmet değilmiş.
** Türkiye’de
elektronik müzik yapmak, biraz zor bir mesele. Türkçe’nin de bunda payı var
tabii, bir türlü uymuyor, zorlayınca kötü oluyor.
Çok
haklısın. Elektronik müzik Batı’da doğmuş bir tarz sanırım, bundan dolayı
Doğu’ya tak diye oturması kolay olmuyor. Bu noktada yaratmak, içindeki güçleri
serbest kılmaktan geçiyor. Zorlama, matematiksel bir yaklaşım tarzıyla yaptığın
iş soğuk ve donuklaşıyor. İşin içine bir de nağmeli bir gırtlak yapınız varsa,
dinlenme ve kabul görme durumu iyice çıkmaza giriyor. Özellikle trance sound
yapmak istiyorsan, işin daha da zor. Buradan yola çıkarak diyebilirim ki zoru
başarmak isteğim var kendimce. Ne kadar başarıyorum, orası sizin beğeninize
kalıyor.
** Siz ise sanki
bununla doğmuşsunuz gibi, sanki aslında hep bu işi yapmanız gerekiyordu…
Sanki
bir tarafım müzik için doğmuş, hayatın kendi başına bir anlamı yok. Hayat bir
anlam yaratma fırsatıdır, anlamı ancak onu yaratırsan bulursun. Yaratılacak bir
şiir, söylenecek bir şarkı, müzik yaparak bir anlamda hayatıma anlam katmış
oluyorum.
** Bizde popa
biraz elektronik sos kattınız mı “elektroniğin kraliçesiyim” gibi iddialı
çıkışlar yapıyor müzisyenler, siz ise kendi halinizdesiniz. İddiasız olduğunuz
için mi yoksa hırsı mı sevmiyorsunuz?
“Ne
olursan ol, yol kenarındaki eğreti otu gibi dur” sözünü çok severim, kulağımda
küpemdir. Nereye ne kadar kattım bilmem, yapar geçerim. Kibirden uzak durmaya
çalışırım beni zehirlemesin diye. Hepimiz aynı okyanusun içindeki dalgalarız ve
buna illa ki bir unvan vermek gerekiyor mu? Bence gerekmiyor. Doğa herkese
yaratıcı olan bir enerji verir ve bunu kullanmak, katkıda bulunmayı da
beraberinde getirir.
“MODELLİĞİ MÜZİK
İÇİN BIRAKMADIM”
** Konser
vermek, turne yapmak gibi niyetleriniz var mı yeni single ile birlikte?
BeeGee
ile yaptığımız bu çalışma sonrasında evet sahne ile ilgili çalışma yapmaya
karar verdik. Benim maxi single ocak sonuna yetişirse de turne yapacağız
sanırım.
** İyi de
kazandığınız bir dönemde modelliği bıraktınız ve tamamen müziğe kanalize
oldunuz. Planlarınızda yeniden modellik yapmak var mı?
Modelliği
erken bırakmamın sebebi müzik ile ilgili değildi. Tamamen basından uzak durmak
istememdi. O zamanlar kalemi olan herkes kafasına göre yazı yazıyordu, şimdiki
gibi kendinizi koruyacak kanunlar yoktu. Bu da midemi bulandırıyordu. Ben de
çok iyi kazanmama rağmen bıraktım. Fakat zaman zaman reklam kampanyalarında yer
alıyorum.
** Bir dönem
“modellikten/mankenlikten şarkıcılığa geçenler” furyası vardı. Sizinkinin
geçici bir heves, o akıma kapılmış ticari bir iş olmadığı anlaşıldı mı sizce?
Bu
soruyu sorduğuna göre anlaşılmış sanırım.
** Çalışacağınız
isimleri iyi seçiyorsunuz, Birol Giray ile yollarınız nasıl kesişti?
Ortaköy
Zuma’da kesişti. Aslında BeeGee ile beraber bir iş çıkarmayı yıllardır
istiyordum. Sonuçta işinde başarılı, Avrupa’da da performansları olan bir isim.
Ayrıca Türkiye’de elektronik müziğin yayılmasında öncü isimdir. Bu yaz sonu
gibi Zuma’da karşılaştık ve sohbet sırasında neden beraber bir iş çıkarmıyoruz
dedik ve sonrası da geldi. Eminim ki bu iş bizim ısınma turumuz. Daha iyi işler
yapacağımızı hissediyorum.
** Yeni maxi
single’da BeeGee’nin başka işleri de olacak mı?
Olacak
tabii ki. Aslında bu konuda fazla detay vermek istemiyorum.
** Yeni
şarkıların kayıt döneminde izleyip çok etkilendiğiniz bir film, okuyup “işte
bu” dediğiniz bir kitap oldu mu?
İnsanın
dünyada okuyup da faydalanacağı en özel kitap kendi kitabıdır diye
düşünenlerdenim. Kendinizi okumayı becerebilirseniz en büyük etkiyi de
yakalamış olursunuz. Ama illa ki bir kitap ismi isterim dersen, Don Miguel
Ruiz’in “Bilginin Sesi”ni söyleyebilirim. Dönüp dolaşıp kendimi bu kitabın
sayfalarında buluyorum.
** Yalnız vokalinizden
değil, şarkı yazarlığınızdan da bahsetmek lazım. Basit, yalın, eğlenceli ve vurucu
sözler yazabiliyorsunuz…
Aşk
insanın sonsuz kaynağıdır. Ben de sevgilime anlatamadığım ya da söyleyemediğim
sözleri müzik yaparak ulaştırmaya çalışıyorum sanırım. Sözlerimdeki yalınlığın
sebebi toplumsal mesaj verme gibi bir misyonumun olmamasından kaynaklı… İki
kişi arasındaki sohbetler gibi yalın, basit ve vurgulu.
** Daha önce bir
röportajınızda lisede yazdığınız sözleri notere yolladığınızı, plak
şirketlerinden ise geri döndüğünü söylemiştiniz…
O
yıllardaki yazdıklarım Türkçe sözlü müziklerde genelde kahırlı sözler vardır
ya, sanırım onların yansımasıydı.
** Başkalarının
şarkılarını söylemiyorsunuz halen değil mi?
Evet,
çünkü kendim yazabiliyorum. Bir de kendi yarattığım işin içinde daha rahat hissediyorum.
Dışarıya tamamen de kapatmış değilim kendimi, neden olmasın?
** Yalnız müzik
değil, başka alanlarda da iş yapmayı düşündünüz mü?
Oyunculuk
ile ilgili çok teklif geldi ama benlik bir iş değil. Gerçekten çok sabır
isteyen isteyen bir iş.
** “Her şeyi
sıfırlamak” için geçirdiğiniz bir dönemden bahsetmiştiniz. Son dört seneniz
nasıl geçti? İç huzuru buldunuz mu?
Sıfır
noktasının düşünmemek olduğunu düşünerek bulmaya çalışmak epey bir zamanımı
yedi. Düşünceden arındığınızda herhangi bir sınır, herhangi bir engel yoktur.
Bu da kişiye huzuru getirir.
** Şehirler sizi
zenginleştirir mi, dönüştürür mü? Hangi ülkede, hangi şehirde rahat eder,
dolanır, kendinizi iyi hissedersiniz?
Hem
zenginleştirir, hem de dönüştürür. Ama bazen bunun tersi de olabilir, gece ve
gündüz gibi. Şehir deyince de kalbimin yıldızı kesinlikle New York.
“Gidip dükkandan
CD almak artık eşyanın tabiatına aykırı”
** “Sen ve Ben”
nasıl ortaya çıktı?
Ben
“Ivy” diye bir şarkı yaptım. Çok tuttu ve sürekli yurtdışına çıkmaya başladım. Trance
ve progressive listelere girmeye başladı. Sonra neden kendi ülkemde de bir
şarkı yapmayayım dedim. Bunu kim söyler, sözlerini kim yazar diye düşünürken
tüm sorular Ayşe’de birleşti. Ertesi gün sözler yazılmıştı ve biz kayıttaydık.
**Nasıl peki
tepkiler?
Parçanın
dinlenmesiyle ilgili hiçbir zaman şüphem olmadı. Kendi sound’umdan hiç ödün
vermedim. Türkiye’nin buna hazır olduğunu düşündüm. Türkçe radyolarda
playlist’e girdi, internette ilk 50’ye girdi, YouTube’da binlerce tık aldı.
Twitter’da bana gelen övgüleri de gördüm ve yanılmadığımı anladım. Tabii bunda
Ozan Çolakoğlu’nun da payı büyük. Aranje ve prodüksiyon işi DJ’lerden geliyor.
Bunu bir piyasa için yapmak, “haydi eller havaya” yapmak istemedim. Metroda
giderken kulaklığında dinleyen genç biri ne yapmak istediğimi anlıyor artık.
**Klibi ve
tanıtımı olacak değil mi şarkının?
Klipte
tanıtımda çok değilim. Hayatımız artık digital. İnsanlar da digital oldu.
Dinlenmesi çok hoşuma gidiyor. Hardcopy yapmak artık bir hatıra oldu. Klibi de
yapacağım tabii, böyle bir görsellik varken yapmamak olmaz (Ayşe’yi
gösteriyor).. Yaptığı iki klip var, döne döne izle.
**Solo albüm
yapmayı düşünüyor musunuz?
Kişisel
bir albüm yapar mıyım, birine yardım eder miyim bilemem. Önemli olan
müzikalite. Bu ülkenin yetiştirdiği biriyim. 99’dan beri bir duruş sergiliyoruz
Lounge ve FG ile. Parçayı dinleyince neden daha önce yapmadınız diyenler oldu.
Avrupa Müzik de bu fikre ortak oldu, kimse “bu alternatif dans” demedi.
Rihanna’nın bir parçasına alternatif diyemiyoruz artık. “Sen ve Ben” de
alternatif değil, günlük bir şarkı.
**iTunes
Türkiye’nin digital satışa bir faydası olacak mı sizce?
iTunes’un
Türkiye’ye büyük fayda sağlayacağını düşünüyorum. Almaya başladık, insanlar da
buna alışacaktır. Eşyanın tabiatına aykırı artık gidip dükkandan CD almak. 80’li yıllarda benim bir parçaya
ulaşmam 50 gün falandı. Bugünse bir şarkıyı bulmam bir buçuk saniye sürüyor.
**Elektroniğin
bir “beşiği” var mı?
Fransa
dünyanın en iyi müzik üreticilerinin çıktığı yer. Ama kim bu işi domine ediyor
derseniz, İsveç ve Hollanda’yı saymalıyız. Elektronik müzik ve müzik
yapımcılığını hükümet çok destekliyor. Deep house denen şey Almanya’dan
geliyor. İngiltere ise eskisi gibi değil.